Bu konuda uzman bir isim bugün köşemizin misafiri.
Dr. Naim Babüroğlu@NaimBaburoglu Historian, Author/Tarihçi, Yazar, Uluslararası İlişkiler, Strateji, İnkılap Yayınevi.
Aynı zamanda bu konularda uzman bir Asker kendisi.
Tespitleri son derece önemli.
Öngörüleri ile de ışık tutuyor geçmişten geleceğe.
Bugün onun bakışı açısı ile olayların hem perde arkasını aralamaya çalışacağız, hem de bundan sonrasına dair bir beyin fırtınası var.
Malum BOP Projesinin uzantısı bu son gelişme de.
Bu konu ile ilgili en önemli tespit şu;
“İsrail’den söz ederken, yanında ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’yı da ekleyin.
Çin’in gözü nerede?
Evet…
Çin hangi fırsatı kolluyor?”
Yıllardan beri yazılan çizilen hiçbir şeyi dikkate almayanlar son İsrail-İran arasındaki tablonun Türkiye faturasını acaba biliyorlar mı?
Yoksa hamasi söylemlere devam mı?
Hazırsanız başlıyoruz?
“LİYAKAT”İN YERİNE “BİAT” KÜLTÜRÜ
Her yerde aynı sorun.
Hele hele de Arap Dünyasındaki durum herkesin malumu.
Diyor ki Dr. Naim Babüroğlu;
45 yıllık Molla rejimi yolculuğunun, İran gibi köklü bir devlette ortaya çıkardığı çıplak gerçek:
“Liyakat”in yerini “biat” kültürünün aldığı hiçbir ordu savaşamaz, milletinin ve ülkesinin namusunu koruyamaz.
Askerlik sanatından uzaklaşan bir ordu, devletini savunamaz.
BİRAZ TARİH DERSİ...
Kendisi Tarihçi, Yazar, Dr. Naim Babüroğlu.
Tane tane anlatıyor, eğer anlamak isterseniz.
Diyor ki;
1978 Ağustos’unda, ABD Merkezi İstihbarat Örgütü (CIA), Beyaz Saray’a İran’la ilgili bir rapor verdi.
Raporda, İran’da bir devrim olasılığının bulunmadığı belirtiliyordu.
CIA’nın yanıldığı, kısa sürede ortaya çıktı.
Birkaç hafta içerisinde, sokak gösterileri başladı.
İran Şah’ı Rıza Pehlevi, Ocak 1979’da ülkeyi terk etti, Mısır’a gitti.
Ayetullah Humeyni, Paris’te sürgündeydi.
1 Şubat 1979’da, İran’a döndü.
Humeyni’yi, kimi kaynaklara göre iki milyon kişi karşıladı.
Karşılayanlar arasında öğrenciler, memurlar, entelektüeller, tüccarlar,
işçiler, esnaflar ve din adamları gibi farklı kesimlerden İranlılar vardı.
Marksistler, sosyalistler ve solcular Humeyni'yi, Şah'a karşı olan muhalefeti birleştirebilecek anti-emperyalist bir lider olarak gördü.
London School of Economics'ten tarihçi Dr.Alvandi, bu konuda şunları söyler:
"Devrim adı altında Humeyni'nin ne kadar otoriter olabileceğini ya azımsadılar ya da görmezden geldiler.
Ancak, devrim bir kere başarılı olduktan ve Humeyni gücünü birleştirdikten sonra, tehlike oluşturabilecek solcu güçleri yavaş yavaş yok etti.
Önce kurduğu teokrasiye karşı çıkanlarla başladı, daha sonra liderliğini benimseyenlere kadar uzandı."
DEVAM EDELİM ACI GERÇEKLERE…
İran ordusu askerleri düşük maaş alırken, Devrim Muhafızları personeline daha yüksek ücret verildi.
Devrim muhafızları, ayrıca çeşitli fonlardan ve kaynaklardan da desteklendi.
Yani, ordu üvey evlat; Devrim Muhafızları tercih edilen öz evlat oldu.
Ve köklü tarihe sahip İran ordusunun gücü zayıfladı, moral motivasyon dibe vurdu.
Molla’lar orduya güvenmediklerinden, kendilerini koruyacak paralel bir orduyu, “Devrim Muhafızları”nı kurdu.
1980-1988 İran-Irak savaşında, İran Ordusu ile Devrim Muhafızları arasında çekişme ortaya çıktı.
Devrim Muhafızları deneyimsiz olmasına rağmen, Ordu’nun başarılarını sahiplendi.
Devlet destekli medya, Ordu’nun kazandığı zaferleri Devrim Muhafızları’na mal etti.
Yenilgilerden de, Ordu’yu sorumlu tuttu.
Sol ve entelektüel kesim, "Siyasal İslam”ı ciddiye almadılar.
“Siyasi İslam”ın kültürel amacını öngöremediler.
Sonuçta, İran devrimi solun da, entelektüel kesimin de sonu oldu.
Devrimden sonra, kökü Pers İmparatorluğu’na dayanan İran Ordusu, Ulema sınıfının güvenini kazanamadı.
Çok sayıda general, idam edildi.
Seküler kadro tasfiye edildi.
GÖZ GÖRE GÖRE "GELİYORUM" DEDİ
ABD ve İsrail’in, İran’a düşman olduğu doğru.
Ama, Molla rejiminden memnun olmadığı söylenemez.
Böyle bir düşmanı, kim istemez?..
Dünyanın en zengin enerji kaynaklarına sahip, güçlü ve köklü tarihi olan bir ülkeyi ancak Molla rejimi gibi bir yönetim, bu acıklı duruma getirebilirdi.
Tıpkı, zengin Arap ülkelerindeki rejimler gibi…
Tıpkı, Suriye’yi İsrail’in ön bahçesi yapan El Şara gibi…
İsrail’in saldıracağı ortadayken, İran’ın Genelkurmay Başkanı ve üst düzey komutanları birinci günde öldürüldü.
İsrail savaş uçakları, İran hava sahasında üzerinde uçarken; bir İran uçağı bile İsrail hava sahasında görülmedi.
Bu duruma, ancak askerlik sanatından uzaklaşan, liyakat sistemi çökmüş ve biat kültürünü esas alan bir ordu düşebilirdi…
TRUMP NE YAPACAK?
Dr. Naim Babüroğlu@NaimBaburoglu
-ABD, 4 adet B-52 bombardıman uçağına ek olarak Diego Garcia'ya 6 tane B-2A Spirit gizli bombardıman uçağı konuşlandırıyor.
Fordow nükleer yer altı tesisine GBU-57 bombaları atabilen tek uçak bu.
-2 tanker uçağı (KC-46A) şu anda Hawaii'de yakıt ikmali yapıyor.
Bölgeye intikal edecek.
ABD, bölgeye tüm yeteneklerini konuşlandırıyor.
İran teslim olmayacağına göre, Trump ne yapacak?
28 Haziran 2025 kutsal Muharrem ayını mı bekliyor?
Trump, iki hafta içerisinde karar vereceğim diyor.
Ama, bölgedeki sorumlu komutanlık olan ABD CENTCOM saldırı hazırlığı yapıyor.
-28 Haziran 2025’te İran’da kutsal Muharrem ayı başlıyor. 28 Temmuz mu bekleniyor?
-ABD’nin 3.uçak gemisi de haftaya bölgede olacak.
-Göreceğiz…
Trump: “İran’ı vurup vurmayacağımı söyleyemem…
Müzakere için İran geç kaldı…”
-Trump, Başkanlığı öğrenmiş.
İran’ı vuracak ve son hazırlıklar yapılıyor.
İkinci uçak gemisi bölgeye ulaşmak üzere.
MUHARREM AYINI MI BEKLİYOR?
Malum daha önce de oldu.
Önemli tarihi günlerde gecelerde müslümanlara bombalar yağdırdılar.
Belki de bir yeni versiyonu olacak eski zulümlerinin.
Tüm Dünyayı kana bulamak adına.
Bakın ne diyor bu konuya dair Dr. Naim Babüroğlu?
-ABD, 4 adet B-52 bombardıman uçağına ek olarak Diego Garcia'ya 6 tane B-2A Spirit gizli bombardıman uçağı konuşlandırıyor.
Fordow nükleer yer altı tesisine GBU-57 bombaları atabilen tek uçak bu.
-2 tanker uçağı (KC-46A) şu anda Hawaii'de yakıt ikmali yapıyor. Bölgeye intikal edecek.
ABD, bölgeye tüm yeteneklerini konuşlandırıyor.
İran teslim olmayacağına göre, Trump ne yapacak?
28 Haziran 2025 kutsal Muharrem ayını mı bekliyor?
SON TABLODA DURUM!
ABD, İsrail, İngiltere istihbarat kaynaklarının ortak raporu:
-İsrail’in tek başına İranı yenmesi kolay değil. İran, balistik füzeler konusunda öngörülenden daha güçlü.
-Bu bilgi neyin göstergesi?
ABD, İngiltere ile birlikte İran füzelerinin rampalarını ve füze depolarını vurabilir.
ABD’nin B serisi bombardıman uçakları kullanılarak.
-Yani, ABD aktif olarak savaşa katılmazsa İsrail çok kayıp verebilir.
-Diğer bir gösterge, HAMANEY’e her an suikast yapılabilir ve hedef alınabilir.
-Netanyahu:
“Oğlum düğününü iptal etmek zorunda kaldı.”
-Mussolini: “Barış masasına oturmam için birkaç bin ölüye ihtiyacım var.”
-Trump, İsrail saldırıları için “mükemmel, çok başarılı” dedi.
ÖNEMİ ORTAYA ÇIKTI
Gelecekte, 5-10 yıl sonra;
-Türkiye neden F-35 veya benzeri uçağa sahip olamadı?
-Neden S-400 satın alındı?
konuları çok tartışılacak.
İsrail-İran savaşı, hava savunma sisteminin ve F-35 gibi 5. nesil uçakların önemini öne çıkardı.
İran füzelerinin, İsrail yolculuğunda;
-ABD, İngiltere, Fransa, Ürdün ve İsrail’in hava savunma sistemleriyle aşama aşama engellenme çabaları.
UTANMAZ İFTİRACILAR...
TBMM'deki son tartışma hepinizin malumu.
Artık iyiden iyiye azıttılar.
Malum kimsenin bunlara "Dur" dediği de olmayınca.
İşin şiraze de bozuldu iyeden iyiye.
Dr. Naim Babüroğlu, uyarıyor;
PKK terör örgütü, silah bırakma açıklamasında "soykırım" iftirasını atar.
TBMM'de bir milletvekili, "soykırım" iftirasını atar.
Bu iftira söylemleri, hangi ülkede dillendirilebilir? Devam Edecek