Dr. Mehmet İlhan Şahin...
Bir çok kişi kendisini MHP Milletvekili Dr. Seyfi Şahin'in oğlu olarak tanıyor.
Kendisi KBB Uzmanı, Doçent, Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi.
Daha önce de bu köşede değişik zamanlarda Kayseri Tabip odası başkanı iken de yorumlarını siz değerli okurlarımız ile paylaşmıştım.
Bugün yine Şahin'den farklı görüşler sunuyorum;
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ'NDEN…
Son dönelerdeki en çok tartışmalı STK'lardan birisi konumunda bulunan Türk Tabipleri Birliği'nin "İstanbul Taksim’de yapılan bombalı saldırıyı en ağır şekilde kınıyor; patlamada hayatını kaybedenlerin yakınlarına baş sağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz." bu açıklamasına karşın Şahin'in görüşleri şu şekilde:
SADECE KINIYOR MUSUNUZ?
Sadece saldırıyı mı kınıyorsunuz?
Saldırıyı yapanlar, onları destekleyenler, onlara çanak tutanlar, onların “kimyasal silah” gibi iftiralarını dillendirenler ve öylelerini başkan seçenler, yetinmeyip “yalnız değildir, onurumuzdur” diyenler ne olacak? Utanmanız da kalmamış!
Gerçekten üzüntünüzde samimiyseniz, terör olayını kınamanız yetmez; terör örgütünü, silahlı ve kravatlı teröristleri ve onların iftiralarına sahip çıkanları da siyasetten, medyadan, üniversitelerden, sanat dünyasından ve sivil toplum kuruluşlarından dışlamanız gerekir.
YAZIKLAR OLSUN!
Terör örgütünün söylemlerine ve o söylemleri dillendirenlere sahip çıkacaksınız, ama teröristler en iyi bildikleri şey olan katliama girişince sözüm ona terörü kınayacaksınız.
Terör sadece bombayla yapılmaz, ona zemin hazırlamak da terördür. Ortak olanlara yazıklar olsun!
Mesleğinde başarılı insanların alanı dışındaki konulara dair görüşleri beğenilmezse “herkes işine baksın” diyorlar.
Sadece siyaseti meslek edinenler veya işsiz, güçsüz, boş beleş insanlar mı her konuda konuşsun isteniyor?
Belli konularda uzman olanlar, başka konulara kör değildir.
ACABACILARDAN OLMAYINIZ.
Önce herkese inanılmaz derecede abartılı gelecek bir yalan atarlar ortaya. “İtibarlı” birine söylettirdikleri için, söyleyene sahip çıkanlar olur. “Fikir özgürlüğü” derler. Ardından aynı yalanı cüretkar ve kullanışlı adamlarına tekrarlatırlar. “Araştırılsın” demeye başlarlar.
Aramızdan birileri “acaba?”demeye başlar. İlk gedik açılmıştır. Sonra acaba diyenleri destekleyerek yalana inandırmaya ve bu arada yeni “Acabacılar” bulmaya çalışırlar. Tekrarlana tekrarlana yalanın inananları artmaya başlar. Artık yalanın hedefine giden yol oluşmuştur.
Bu propagandaların uzun süren ama en önemli ilk adımı, kullanabilecekleri kişilere itibarlı unvanlar ve konumlar kazandırmaktır. O yüzden adının önünde akademik unvan bulunan veya itibarlı kurumlarda ve makamlarda bulunanların her dediğine inanmayınız. Acabacılardan olmayınız.
SON SÖZ; Sesimin çok çıkmasını ve çok kişi tarafından duyulmasını değil, sözümün az sayıda da olsa dinleyenlere ulaşmasını yeğlerim.
Sözümü dinleyenlerin de kabul etmesini değil, üzerinde düşünmesini dilerim.
Dinlemeyene ve düşünmeyene sesim ulaşsa ne olacak, ne yapayım öyle gür sesi?