Bir kez daha gördük ki ne devlet olarak ne de toplum olarak deprem gibi büyük bir felakete hazırlıklı değiliz.
Belki de tabloyu en iyi özetleyen sözlerden birisi şu olsa gerek;
Ne ölüler geri dönüyor, ne de diriler ders alıyor.
Allah sonumuzu hayır eylesin…
Enkaz altında kalıp bu ağır hatayı canları ile birlikte ödeyenlerin, aramızdan ebediyen ayrılanların yanı sıra bir de bedenen ölmeyip ruhen ölü bir toplum ortaya çıktı.
Umarsızlığın, vurdumduymazlığın, Adam sendeciliğin getirdiği ve rant ekonomisine endeksli tablonun ağırlığı altında hepimiz ezildik.
Ortaya çıkan fotoğrafla ilgili herkesin kendine münhasır görüşleri var.
Bakın kim ne diyor, ne düşünüyor, neye dair ne tür tepkiler veriyor?
**
Temel Karamollaoğlu @T_Karamollaoglu “Şurası çok net olarak görülüyor ki; büyük bir beceriksizlikle karşı karşıyayız! İmkan var, koordinasyon yok! Kriz yönetimi yok, yönetim krizi var! Üstüne üstlük şimdi bir de internet ulaşımını engelliyorlar! Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır? Anlamak mümkün değil!”
**
R.İhsan Eliaçık @rihsaneliacik "AFAD tekeli yanlış.. OHAL yanlış, Twitter yavaşlatma yanlış.. Uzaktan eğitim yanlış.. Kader planı, şehid, tekbir yanlış... Yanlış oğlu yanlış..."
**
Faik Öztrak @faikoztrak "Son 20 yılda; 2 trilyon 538 milyar$ vergi topladılar. İçeriden, dışarıdan 125 milyar$ borç aldılar. 63 milyar$ özelleştirme yaptılar. Toplam 2 trilyon 726 milyar$ harcadılar. Bu kadar büyük kaynaklarla iki tane Depreme Dayanıklı Türkiye inşa edilirdi. Bu paralar nereye gitti?
Belçika Başbakanı’nın “Suriye’de 5,5 milyon kişi evsiz kaldı. Yeni bir göç dalgasına karşı Türkiye'ye para verelim Suriyeliler orada kalsın” sözlerini Bu Suriyelileştirme politikasını reddediyoruz. Atamızın emaneti Hatay başta olmak üzere sınır güvenliğimiz, kırmızıçizgimizdir.”
**
İlber Ortaylı @ILBERORTAYLIGSU "Sevgili madenciler hakkınız ödenmez. Kendi canını düşünmeden tehlikeye atan, gönüllülük esasına dayalı şekilde (bazılarının "yıllık iznini" kullandığı söyleniyor) her zaman “yardım” çığlığına koşan muhteşem insanlarsınız. Arama kurtarma faaliyetlerine katılan herkese minnettarız."
**
Nezih Onur Kuru @NOnurkuru "1999 Marmara depreminden sonra 22 yılda tam 38,2 milyar dolar deprem vergisi toplandı. Bu parayla 96 m2 büyüklüğünde 1,3 milyon konut yapılabilirdi. Bu konutlarda en az 5 milyon kişi barınabilirdi. Fakat bu kaynak iktidar tarafından duble yol gibi seçim yatırımlarına harcandı."
**
Askayıkçıoglu @askayikcioglu "Lütfen tüm belediyelerin dikkatine,binaların altındaki dükkanların çoğunda kolon kesilmesi var. Adana da yıkılan binaların çoğunda kolon kesilmiş kontrolleriyapilmalı @csbgovtr @KayseriBSB @kayserivaliligi @TC_icisleri"
**
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan @ovgunaercan GÜNCELLEME:yapı sayısı 4 milyon, konut 66 bin(AFAD)(1 yapıda 5,3 daire), konut başına düşen kişi 4. Göçük altında kalan 264 bin kişi, yaralı kurtulan 80 bin, göçük altında kalan 184 bin, ölü olarak çıkan 29 bin, bugün için göçük altında kurtulmayı bekleyen 155 bin kişi.
**
Mehmet Ali Kulat @malikulat “Böylesi büyük Afet'in iki önemli artçıları vardır. 1. Gittikçe zayıflayan deprem artçıları. 2. Bölge insanının gittikçe artacak sosyo ekonomik psikolojik sorunları. Cenazelerimizin defni sonrası devletten beklentimiz insanımızın hızla yeni hayatlarını kurmaya yoğunlaşmasıdır.
Yıkılan binaların % 95'i "1999 dan önce yapılan binalar" iddiası sanırım yanlış bilgilendirme nedeniyle ifade edildi. Zira; Ebistanlı bölgeyi iyi bilen biri olarak; K.Maraş, Malatya, Adıyaman, Hatay ve ilçelerinde yıkılan binaların yarısına yakını 1999 sonrasına ait binalardır."
**
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan @ovgunaercan "İmamoğlu, bugün İstanbul’da deprem kurulu topluyor. Ancak beni çağırmayı unutmuş olabilir mi acaba! Benden çok İstanbul’u acaba kim çalıştı? Kim benim kadar semt semt harita ve rapor yazdı? Sağlık olsun....."
**
İsrafil BALCI @ibalci55 “Daha fazla kazanmak için malzemeden çal… Hırsızlık yap, deprem için hiçbir önlem alma. Bilimsel kriterleri yok say, denetim yapma. Çürük binalara imar barışı sağla. Gerçekle yüzleşince ilahi ikazmış-kadermiş. Çocuk mu avutuyorsunuz. Bereket Z kuşağı bu hikâyelere kanmıyor…
Madem 99 öncesine ait binalar yıkılmışsa, niçin imar affına sokuldular?
Dolar yükselir dış güçler suçlu. Zamlar olur marketler suçlu. Depremde binalar yıkılır firmalar ve müteahhitler suçlu…
Peki, Bu binaları denetleyen, imara ve iskana açan, kontrol eden, imar barışı sağlayan belediyelerin ve idarenin hiç mi suçu yok?"
**
Türker Ertürk @Orsatramola "1999 Marmara Depremi sonrası alınan dersler ışığında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin deprem dahil doğal afetlerle yardım planları yapıldı ve eğitim ve tatbikatlar icra edildi. Ama iktidar bu görevi askerin elinden aldı!
**
Dr. Naim Babüroğlu @NaimBaburoglu "Eğer depremin yaralarının sarılmasında büyük katkısı olan insanları takdir etmek yerine cezalandırma yoluna gidiliyorsa…
-Amaç milletin yaralarının sarılması değil, şahsi çıkarlardır.
-Böyle bir felakette şahsi hırsların öne geçmesi ise felaketin kendisidir. Depreme gerek yok.
**
Kemal ÖZKİRAZ @avrasyaanket "AKP Gaziantep, Malatya, Kahramanmaraş, Şanlıurfa BŞB ve Depremden ağır etkilenen ilçe belediye başkanları ile Adıyaman belediye başkanının istifasını enkaz kaldırma çalışmaları bitimde isteyecek. Ayrıca 10 İLİN Valisi ve yardımcıları değişecek, Diyarbakır kayyumu değişecek+
Kamu parasının bir cepten alınıp diğer cebe koyulmasını bağış kampanyası diye izliyoruz. Üstelik bankalar vs bu bağışları vergilerden düşecek. Devasa bir bütçe açığı ve dev görev zararları bizi bekliyor.
Gerçekten çok kötü bir şey bizi bekliyor.Bir nesil daha sürünecek…”
**
YİNE BÜYÜK PROJELER…
Deprem öncesi tarihimizin en büyük projesi denilerek TOKİ’nin planlandığı 500 bin konutluk proje şimdilik rafta.
Şimdi hedef bir yılda 100 bin konut yaparak depremzedelerimize en kısa sürede yepyeni sıcacık yuvalar sunabilmek.
Herkesin ciddi endişeleri var.
Mesela bu evlerde öncelik yine Arapların mı olacak?
Son kuralarda özellikle Antep’te evlerin kimlere çıktığını sanırım basından herkes takip etmiştir.
Milletin asli unsuru kendi vatandaşından çok sığınmacıları hep öne koyarak yapılan çalışmalar gösterdi ki insanımız sığınmacılardan daha da mağdur durumda.
Hele hele AB’nin ısrar ve inatla yeni 5.5 milyon mülteci-sığınmacı-geçici misafir adına ne derseniz deyin Türkiye’ye özellikle de Hatay-Antep bölgesini hedefleyen ve nüfusun demografik yapısını yerle bir edecek oluşumlara karşı uyanık olmamız gerekiyor.