30 Ağustos Zafer Bayramını kutlayan BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, “101 yıldır bu topraklarda zafer kutlanır, 1000 yıl daha geçse yine kutlanacaktır. Minnettarız Ata’m…” dedi.
Bu zaferin anlamı geçmişten geleceğe son derece önemli.
İçinde barındırdığı mana ise daha da önemli.
Türk’ün 7 Düvele meydan okuduğu ve Türkiye topraklarının yine ve yeniden tescili aslında.
Bir çok siyasi parti lideri, STK temsilcileri çok sayıda mesaj yayınladı.
Çoğu sıra savma babından.
“Biz de unutmadık!” mealinden.
Yaşadıkları, yaşattıkları ile tam tersi eylem ve fiillerle.
Türkiye’de Cumhuriyet rejimini yok etmek için düğmeye basıldığından bu yana rejimi değiştirmek adına başta Kurucu Cumhurbaşkanı Atatürk ve laikliğe karşı her türlü cürmü işleyerek yaptıkları eylem ve fiillere onlar ait değişmişçesine büyük bir pişkinlik içinde…
Kokteyller düzenlediler sözüm ona kutlama amaçlı bir araya geldiler.
Her zamanki klasik edaları ile Cumhuriyetin tüm sunduğu nimetleri ve iktidarın kendilerine bahşettiği makamların cakasını sattılar.
Göstermelik törenler, göstermelik anmalar hayret nasıl oldu ise DİB bile dua etti Atatürk’ün adını anarak?!...
Sonrası malum.
Dün ne yaptılarsa yarın da kaldıkları yerden yapmaya devam.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Başkomutan Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk ve kurucularına ağız dolusu galip hakaretler ve kendini bilmez tavırlar sergilemeye devam.
30 AĞUSTOS NEDEN ÖNEMLİ?
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş 30 Ağustos Zafer Bayramı mesajında, “Tarihimizin en müstesna zaferinin yıl dönümündeyiz.
Zafer bayramımız kutlu olsun.
26 Ağustos 1922’e başlayan büyük taarruz 4 gün içinde kesin bir zaferle sonuçlandı.
Bu büyük zaferin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmet ve minnetle anıyoruz.” diyen BTP lideri şu ifadeleri kullandı.
“Malazgirt’i, İstanbul’un fethini Atatürk sayesinde kutluyoruz”
“Günümüzün keşke Yunan galip gelseydi diyenlerinin ataları 101 yıl önce Türk milletinin atası karşısında bozguna uğradı. Atatürk 1919’da Samsun’dan yaktığı bağımsızlık yürüyüşünü türlü imkânsızlıklara rağmen 4 yıl gibi kısa bir süre içinde tamamladı ve Türk milletine işgal edilmiş bir coğrafyadan bir vatan çıkardı.
Eğer bu son zaferimiz olmasaydı tarihimizdeki hiçbir zaferimizi kutlayamayacaktık.
Bu bakımdan bugün Malazgirt Zaferini, İstanbul’un fethini ve daha nice zaferleri kutlayabiliyorsak bu Atatürk imzalı son zaferimiz sayesindedir. Aksi takdirde işgal altındaki bir vatanda zafer kutlaması yapmak mümkün olmayacaktı.
BUGÜN GELİNEN NOKTA!...
“Bağımsızlığımız her açıdan tehdit altındadır” şeklinde sözlerini sürdüren Baş, devamla şu ifadelere yer verdi:
Bugün bizlere düşen, her karışı şehit kanlarıyla sulanmış bu aziz vatana sahip çıkmaktır. Gelinen noktada ne yazık ki durum hiç de iç açıcı değildir. Bağımsızlığımız her açıdan tehdit altındadır. Afganistan’dan Afrika’ya kadar geniş bir coğrafyadan getirilen milyonlarca yabancı tüm kentlerimize yayılmış ve demografik yapımız bozulmuştur. Bu durum ensar- muhacir edebiyatıyla izah edilemeyecek düzeyde bir beka sorunudur. Türkiye bu yönüyle her türlü dış provokasyona açık hale getirilmiştir.
GERÇEK TÜRKİYE TABLOSU…
“Türkiye Düyun-u Umumiye tarafından yönetilen bir ülke görünümünde” şeklinde ekonominin de bir fotoğrafını çeken Baş,
“Ekonomideki durum daha da vahimdir. 22 yıllık AKP iktidarının sonunda geldiğimiz nokta yüksek enflasyon ve yüksek faiz kıskacıdır. Cumhuriyetin kazanımı olan ne varsa özelleştirme adı altında elden çıkaran, madenlerimizi yabancılara peşkeş çeken iktidar ne yazık ki Türkiye’yi ekonomik bağımsızlığının kaybetme noktasına getirmiştir. Bugün Türkiye Düyun-u Umumiye temsilcileri tarafından yönetilen bir ülke görünümü arz etmektedir.” Yorumu ile de acı tabloyu bir kez daha ortaya koydu.
DIŞ POLİKİTA ZAAFİYETİ…
“Dış politikada Türkiye ciddi kayıplara uğramıştır” tespiti ile devam eden Baş, “Seçim öncesi köpürtülen Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Ege, Suriye, Libya gibi konularda derin bir sessizliğin içine girilmiştir.
İktidar her açıdan Türkiye’yi uçurumun kenarına getirmişken muhalefet de bu kötü gidişata çanak tutmaktan başka bir tavır ortaya koyamamaktadır.
Türkiye yanarken muhalefet kendi içinde koltuk kavgası yapmaktadır.” dedi.
MİLLİ EKONOMİ MODELİ
Babası merhum Haydar Baş’ın yıllarca anlatmaya çalıştığı politikalara dair önemli vurgular yapan Baş, “Geldiğimiz noktada iktidarın da muhalefetin de Türk milletinin sorunlarına çözüm üretecek bir durumu ve de niyeti bulunmamaktadır.
Bu tabloda görev Türk milletine düşmektedir. Atatürk’ün ifadesiyle milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
Bu kurtuluşun yolu da Bağımsız Türkiye Partisi’dir.
Parti programımızda yer alan Prof. Dr. Haydar Baş imzalı Milli Ekonomi Modeli Türkiye’yi uçurumun kenarından alarak kainat devleti yapacak yegane modeldir.
Bu bakımdan Atatürk’ün emanetine sahip çıkmak lafla değil proje ile olur. Bu da ancak ve ancak Bağımsız Türkiye Partisi’dedir. Bağımsız Türkiye Partisi Türkiye’yi Atatürk’ün muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracak partidir. Bu vesile ile bir kez daha tüm milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlar, bizlere bu aziz vatanı emanet eden Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmet ve minnetle anarım. Ruhları şad olsun.” Şeklinde konuştu.
“Bu zafer 1000 yıl daha geçse yine kutlanacaktır” diyerek sözlerini noktalayan BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş sosyal medya hesabından da “101 yıldır bu topraklarda zafer kutlanır, 1000 yıl daha geçse yine kutlanacaktır. Minnettarız Ata’m…” notuyla bir paylaşım yaparak 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutladı.
HERKES ÇOK İYİ OKUMALI…
İlk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal’in 23 Nisan Çocuk bayramından, 19 Mayıs Gençlik ve Spor bayramından, 30 Ağustos Zafer bayramından ve 29 Ekim Cumhuriyet bayramından herkes bir şeyler çıkartmalı kendine göre.
Bu bayramların anlamı ve önemi çok iyi kavranmalı.
Bu bayramları pas geçerek, görmezden gelerek, milli ve manevi değerleri yerle bir ederek bambaşka bir Türkiye inşa etmeye kalkmak bu ülkenin çocuklarına ve bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür.
Milli değerlerine ve bayramlarına sahip çıkmayan ülkelerin durumu ortadadır.
Yanı başımızdaki Orta Doğu’da bitmeyen kan ve gözyaşını Türkiye topraklarına ithal etmek için ortaya konan BOP projesinin amacı ve 10 milyondan fazla istilacının bu topraklara getirilmesinin nedenleri çok net ve açıktır.
Bu gerçeği öyle ya da böyle gör Türk milleti.
Hem de daha fazla geç olmadan…
Belki biz geldik gidiyoruz ama.
Biz bu vatanı canları pahasına bu toprakları korumak adına canlarını veren kanları ile sulayan atalarımızdan emanet aldık.
Ve… Çocuklarımıza bu vatanı aldığımızdan daha iyi bir durumda muasır medeniyetler seviyesine çıkartarak teslim etmek boynumuzun borcudur…