ŞEHRİMİZDE SOKAK ÇALGICILARI
^^
Ali Rıza Navruz
Son zamanlarda şehrimizde, yaptıklarını hayatla paylaşma çabasında olan üçlü beşli gruplar göze çarpmaktadır sık sık. Belli bir mekân seçme hakları yoktur bu grupların… Kimi zaman bir parkın bankında, kimi zaman bir köşe başındaki dükkânın önünde, kimi zamanda bir işhanı girişinde karşımıza çıkabilirler… Ellerindeki enstrümanları; keman, klarnet, ud, hatta kemençedir. İşte bu grubun adına “sokak çalgıcısı” denmiş, ya da biz öyle tanımlamışız. Sokağımızın, caddemizin bir parçası gibi olan bu çalgıcı gruba -daha değişik bir ifade ile- “cadde müzisyenleri” tabirini kullananlar da vardır eminim. Bu topluluğun kadrolarının sürekli değiştiğine şahit oluyoruz çoğu kez. İçlerinden bir tanesi sanki kadrolu devlet memuru gibi durur genelde. Önlerine koydukları keman kutusunun içerisindeki farklı para birimleri veya farklı değerdeki paracıklar onların sanatlarının ya da yaratıcılıklarının bir karşılığı mıdır bilemeyiz. Kim bilir belki de; “modern tarzda bir dilencilik” diyen de olabilir. Elde ettikleriyle hayal ettikleri miktar arasındaki uçurum onları mutsuz etmiş olsaydı belki öyle düşünebilirdik. Görünen o ki bu sokak paylaşımından oldukça mutlu görünüyorlar…
Onlar; kendilerine verilen paranın sebebi, hatta anlamıyla pek ilgilenmiyormuş gibi görünseler de biz bilmeliyiz ki onların bu küçük miktarlara ihtiyaçları mutlaka vardır. Çoğusu 18, 19 yaşlarında olan bu grubun üyeleri ile zaman zaman konuştuğum olmuştur. O yüzden biliyorum ki pek çoğu lise ya da Üniversite öğrencisidir. Yani öğrenimlerini gereği gibi sürdürebilmeleri konusunda, önlerindeki keman kutusunda birikecek bu miktarlara ihtiyaçları vardır..! Lütfen onlara bakarken acınacak bir tavır sergilemeyelim, dilenciye beş kuruş verir gibi burun kıvırmayalım. Bizler; bu gençlerimizin hemen hepsinin amatörce şeyler yaptığının farkındayız elbette. Burada mesele; yaptıkları müziğin sanatsal kıymetinden çok daha önemli olan yardımlaşmaktır…
“Konuyla ilgili söylemek istediğiniz bir şey var mı?” diye sorduğumda grup üyelerine, “tek sorun belediye zabıtalarının bizleri rahatsız etmesidir” diye cevap veriyorlar. Oysa bizler görüyoruz ki İstanbul’un Taksim Meydanında, İstiklal Caddesinde, hatta metro duraklarında bu tür gruplar zevkle dinleniyor ve saygı görüyorlar. Eğe Bölgesi şehirlerinde de benzeri durumlar var. Kayserimizde ise son iki yıldır gözlenmektedir bu durum. Bu grupların, Kayserimizin durgun yaşamına bir renk kattıklarını düşünüyorum şahsen ben… Eskiden meydanlarda destanlar satılırdı bilen bilir. Destancı kolunun üzerine atardı yaprak destanları ve başlardı kaba boydan okumaya. Bu günkü şu durum o günlerin başka bir versiyonu sanki…
-.-