/Türk’e has şarkı../
T ü r k ü...
------------
Ali Rıza Navruz
Genel anlamda türkü konusunda Şemseddin Sami aynen şöyle der: “Türk’e has şarkı!” Bu ince ifadeden sonra “Türk’ü anlamak için türkü dinlemenin gerektiğine” inandım ben şahsen
“Bir kez daha söylemek için delirdiğimiz” şeyin adı türkü ise –ki; öyledir- bu türküleri yazanlar, çizenler, söyleyenler, bizlere ulaştıranlar ve dilimize pelesenk edenler sağ olsunlar, var olsunlar! Bu türkülerimiz olmasaydı söylemek isteyip de söyleyemediklerimizi nasıl ulaştırırdık ki karşımızdakine?
Romantik akımın şairi, romancısı koca Victor Hugo’nun bir sözü vardı bu konuda; meâlen şöyle: Ortaya türkü koyanlar, anayasa yapanlardan çok çok daha önemli kişilerdir…” Şimdi “buyur burdan yak” deseeeeeeem!..
Ne dumanı var ne de rotası türkülerimizin, kendi yolunu kendi çizer ve akar gider gönülden gönüle. “Heeeeey, sen kimsiiiin” diye seslensem arkasından, herhalde der ki Pir Sultan diliyle: “Bir güzelin aşığıyım erenler.” Ve ardından devam eder:
“Ak gül olsam al yanağa sokulsam
Gül âb olsam ak yüzüne saçılsam
Kölen olsam pazarlarda satılsam
Kölem deyu ak sinene sar beni
Pir sultan abdal'ım gamzeler oktur
Hezaren sinemde yaralar çoktur
Benim senden özge sevdiğim yoktur
İnanmazsan ol Allah'a sor beni”
--
Türküde korku yoktur hiçbir zaman. Kalkar saraylara bile gider ve padişahlardan fermanlar getirir. Ki; “herkes sevdiğine sarılsın deyû.”