NARMANLI AŞIK SÜMMANİ
Ali Rıza NAVRUZ
Her Şubat ayının 5. günü, sözlü kültürümüzün temsilcilerinden biri olan Aşık Sümmani'nin ölüm günü oluyor. Bir asırdan fazla da olsa bu dünyadan göçeli, unutturmamak adına bu yazıma konu ettim onu. "Rahmetullahi Aleyh!" Sümmani’nin lügat anlamını hemen burada vermek istiyorum. Sümmani; sonuncu, sona ait demek oluyor!..
Sümmani’nin gerçek adı Hüseyin’dir. Babası Kasım oğullarından Hasan’dır. 1861 yılında Erzurum ili, Narman ilçesi, Samikale Köyünde doğmuştur. Bazı kaynaklarda da bu tarih 1862 olarak veriliyor. Kendilerinin bu köye Kafkaslardan gelmiş oldukları ise kesin.
Ozanımız bir gün Şekerli Düzüne hayvanlarını otlatmaya tek başına gider. Orada kendisine doğru bir atlının geldiğini görür. Atlı, Hüseyin’e selam verir ve adını öğrenmek ister. Çok aç olduğunu söyleyip ondan ekmek ister. Köylerinde nerede misafir olabileceğini sorar. Hüseyin üç arpa ekmeğinin yarısını atlıya verir. Onun bu cömertliği hoşuna gider ve der ki: “Oğul, sana bir dua öğreteyim. Bu duayı kırk gün okuyacaksın. Yalnız yüz tane taş say, cebine koy. Her okuyuşta bir taş atarsın. Hüseyin bu duayı kırk gün okur ve son gün Ablaktaş’a gider. Babası ise Cuma namazını kılmak için köyde kalır. Ablaktaştaki çeşmenin yanında öğle vaktini beklerken uykuya dalar. Uykusunda, çeşmenin başında kırk yeşil güvercin görür. Güvercinler birden kaybolur ve karşısında üç derviş belirir. Dervişler Hüseyin’e abdest aldırırlar ve birlikte namaza dururlar, Hatta aşığımız bu durumu bir dörtlüğünde de belirtir. İşte bu uyku anında dervişler bildiğimiz aşk bâdesini Hüseyin’e içirirler. Tam bu esnada Hüseyin uykudan uyanır ve Bakar ki ne derviş var ne de şerbet. Fakat ağzında İnanılmaz bir lezzet hisseder. Öylece bir daha uykuya dalar. Uykudayken gelen derviş şöyle der; Oğul. Buna aşk bâdesi derler. Sevdiğin kız aşkınadır. Kızın adı Gülperidir. Bedahşah kentinde Şah Abbas’ın kızıdır. Sen Onun, O da senindir. Birbirinize âşık maşuksunuz. Dervişlerden biri Gülperi’nin cemalini gösterir. Üç bardak Hüseyin’e. Üç bardak ta Gülperi’ye verirler. Yeşil mürekkeple yaprağa yazılmış Üç harf okuturlar. Hüseyin uykudan uyanır ki, ne Gülperi Han var ne de dervişler. Danaları da göremeyince köyün yolunu tutar. Köye varmaya yakın bir atlıyla karşılaşır, “Hüseyin, korkma oğlum, sen ereceğine erdin. Bundan sonra senin mahlasın Sümmani, dünyada kavuşmak senin için haram” der.
Aradan otuz kırk gün geçer, günler geçtikçe aşkı da ziyadeleşir. Herkes. Onun hastalandığını Cine; periye bağlar. Günler ayları, aylar yılları kovalar Sümmani köyde duramaz ve sevdiğini aramaya karar verir. Önce Kafkaslara. Oradan İran’a gider. İran- Turan illerini dolaşır. Günlerden bir gün rüyasında pirini görür. Piri Ona Kırıma bir geziye çıkmasını söyler. Sümmani yanına Sofu'sunu alıp Kırım yolculuğuna çıkar Kışı Kırımda geçirir. Yaz gelince tekrar köyüne döner. Devrin büyük şairlerinden Erbabi’yi o dönem mat eder. Bir gün gençliğini hatırlayıp aşk badesini içtiği Ablaktaş’a gider. Orada oturur, uzun uzun düşünür, çalar, söyler.
Bu sıralarda, Gülperi de Sümmani’den haber alamadığına üzülmektedir. Gülperi Bir gün Bedahşah’ta tellal çağırttırır ve Sümmani’yi aratmak için iki kardeş görevlendirir. Aradan günler, aylar geçer. İki kardeş Sümmani’nin ölmüş olduğunu öğrenirler. Köye dönerler ve doğruyu Gülperi’ye söylemeye karar verirler. Şahın sarayına yaklaşınca, bakarlar ki bir cenaze kalkmaktadır. Bu Gülperi'nin cenazesidir…
Der Sümmani tamam oldu muhabbet
Biz varalım, siz olasız selamet
Kalktı bu karyeden çekildi kısmet
Göründü gözüme yol yavaş yavaş.
Sümmani, Samikale Köyünde, 5 Şubat 1915 tarihinde vefat etmiştir. Aşığımızın şiirlerine konu olan mevzular genellikle ahlak, insanlarla ilişki ve aile kavramlarıdır. Onun gurbet şiirleri halk arasında çok tutulmuştur...
Onca aşıklar aşk kaydına geçerken, Sümmani neden "derkenar"a yazılmış bunu bilemiyoruz. Oysa aşkın tam göbeğine yazılması gerekiyordu diye düşünüyorum...