Tanıyalım:
ATAOL BEHRAMOĞLU
^^^^
Ali Rıza Navruz
Bazen kendi duygularını anlatır doğru dürüst O… Çoğu zaman da okuyucusunun duygularına tercüman olur. Toy diye nitelendirdiğimiz yeni yetme şairler için iyi bir ilham kaynağıdır da üstüne üstlük... Çünkü onun şiirleri gereksiz imgelerle boğulmamıştır hiçbir zaman. Adını şu an hatırlayamayacağım bir dostu der ki onun için: “Şiiri sevmek bazen Ataol ile mümkün olabilir ve bazen de şiir yazmak yine onunla mümkündür…” Sözün ne derece doğruluğu üzerinde düşünmeye bile gerek yok! Onun şiirini okuyup bitirdiğinizde kesinkes şöyle bir söz dökülür dudaklarınızdan; “kahretsiiiin, bu kadar mı güzel yazılır.” Evet, bu şair tam bir sanatçı, sarı kasnak dertlerin sahibi olan Ataol Behramoğlu ise; bir şiir bu kadar güzel yazılabilir.
Ben bir deneme yazarı değilim, olmadım da hiçbir zaman… Fakat Edebiyatımızın bu nankör dalına eğilmeyi seviyorum. Herhalde her şairin içinde denemeci/anlatı yazarı bağdaş kurmuştur. Hadi kaldırın kaldırabilirseniz de görelim bir! İsterseniz şimdi dönelim tekrardan Behramoğlu şairimize… O her zaman gündemimdeydi de bu gün “demledim” sadece… Önce demlendim tabi ki “Bu Aşk Burada Biter”le. Sahi bu aşk burada biter mi, ya da bitmiş midir? Bunu bilemeyiz belki ama şu “Revolver” mermileri kulağımızda çın çın öter… Belki de bu sestir bu aşkı bitiren, o nehri akıp götüren!
Revolveri bir ara bekçi Hurşid'in elinde gördüm Hababam sınıfında. O arada birilerini bir yakalasa toplunun topundaki o altı kurşunu da sıkacak sıkılmadan. Allah'tan ki……. 1836 yılında Samuel Colt, onu “altı patlar” olarak yapmış. Sonra kovboyların elinde patlamış ard arda. Sonralarda bizim edebiyatçılardan Reşat Nuri’nin eline geçmiş o kullanmış. Ahmet Midhat Efendi onu görünce hayret etmiş galiba. Daha sonra Nazım Hikmet Ran, Atilla İlhan “revolver” sevdalıları arasına katılmış ve kullanmışlar onu. Fakat bu kelime, bu altı patlar en çok Ataol Behramoğlu’nun kalemine yakışmış, dillerden düşmüş gönüllere:
“Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim,
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver.
Bu aşk burda biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider.
Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir,
Solarken albümlerde çocuklar ve askerler.
Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner;
Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir.
Yan yana uzanırdık ve ıslaktı çimenler.
Ne kadar güzeldin sen, nasıl eşsiz bir yazdı!
Bunu anlattılar hep, yani yiten bir aşkı;
Geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler.
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim,
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver.
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider.”
Çevremizde pek çok insana sanatçı/yazar/şair sıfatları gereksiz yere verilirken Ataol Behramoğlu bu sıfatları gerçekten hakkıyla almış bir şairimizdir. İstanbul’da (Mart 1970- Temmuz 1971 tarihleri arasında) aylık bir dergi çıkarmıştır İsmet Özel ve Murat Belge ile birlikte. Bu dergi 16 sayı çıktıktan sonra 12 Mart müdahalesinden sonra kapatılmıştır. Bu dergi aracılığı ile Behramoğlu İkinci Yeni Akımına cephe almıştır. Ayrıca “gerici sanata hücum” bu derginin sloganıydı. O dönemlerde İsmet Özel’le yakın dostlukları varmış şairin. Önceleri 1. yeni ve 2. Yeni tarzına yakın şiirler üretirken, yine o dönem sonrasında toplumcu ve gerçekçi anlayışa geçmiştir. Hatta 1965 yılında yayımlanan “Bir Gün Mutlaka” isimli kitabı toplumcu kuşağın alfabesi olmuş niteliktedir. 1972 yılında gittiği Rusya’da iki yıl Rus Üniversitelerinde stajyer olarak Rus Edebiyatı üzerine çalışmalar yaptı. 1974’te aftan yaralanarak Türkiye’ye dönen şair 1975’te edebiyat-kültür dergisi “Militan”ı çıkardı. Birçok kez dama girip çıktığını biliyoruz biz. Dergisi gibi militan bir ruh yapısına sahip olduğunu da… Ama bunlar benim yazımın konusu değildir ve beni de ilgilendirmez elbet. Benim derdim yaşayan renkli bir şairimiz hakkında deneme tadında bir şeyler sunmak okuyucularımıza.
Türkiye P.E.N yazarlar derneği 2002 yılında “Dünya Şiir Günü Ödülü”nü Behramoğlu’na vermiştir. 2008 yılında ise Rusya Federasyonu “Uluslararası Puşkin Nişanı”nı yine onundur…
Şairimiz Ataol, 1942 yılında Çatalca da dünyaya gelir. Ailesi Azerbaycan kökenlidir. İlk şiirlerinde “Ataol Gürus”u ismini kullanmıştır. Aile soyadını daha sonraki yıllar değiştirmiştir. Babası Haydar Bey, annesi İsmet Hanımdır. 1960 yılında lise öğrenimini tamamlayan şair, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde Rus Dili Ve Edebiyatı Bölümünden mezun olmuştur. Pek çok konuda eserleri vardır ama ben burada şiirlerini vermeyi uygun gördüm.
Şiirleri:
Bir Ermeni General (1965), Bir Gün Mutlaka (1970), Yolculuk Özlem Cesaret ve Kavga Şiirleri (1974), Ne Yağmur Ne Şiirler (1976), Kuşatmada (1978) Mustafa Suphi Destanı (1979), Dörtlükler (1983), İyi Bir Yurttaş Aranıyor (1983),Türkiye Üzgün Yurdum, Güzel Yurdum (1985), Kızıma Mektuplar (1985), Şiirler 1959-1982 (1983), Eski Nisan (1987), Bebeklerin Ulusu Yok (1988), Bir Gün Mutlaka-Toplu Şiirler I(1991), Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var-Toplu Şiirler II (1991), Kızıma Mektuplar-Toplu Şiirler III(1992), Sevgilimsin (1993), Aşk İki Kişiliktir(1999), Yeni Aşka Gazel(2002), İki Ağıt (2007), Beyaz İpek Gibi Yağdı Kar (2008), Okyanusla İlk Karşılaşma (2008), Hayata Uzun Veda (2008)