Bir Şair-Bir Şiir
/Hilmi Yavuz/
----------
Ali Rıza Navruz
**
Onun hakkında Prof. Dr. Serdar Bedii Omay der ki; “O elini attığı her işe, esaslı bir disiplin ve saygıyla yaklaşır. İşin güzel, iyi ve doğru olması için azami bir gayret gösterir. İşte bu hassalarıyla, hayatımızda silinmez izler bırakmış, kafalarımızı, yüreklerimizi güzelliğin esintileriyle doldurmuştur.”
“Benim üç yolum var; Doğuya, Batıya, Öteye” diyen Şairimiz/yazarımız Hilmi Yavuz şiirde İmgeye oldukça önem vermiştir. “Taormina”, “Kuyu”, “Fehmi K’nın Acayip Serüvenleri”ndeki yazım tavrından hareketle; Kayseri'mizde yaptığı bir söyleşi sırasında kendisine bizzat şu soruyu sormuştum: “Siz postmodern bir şair/yazar mısınız, sizi böyle mi vasıflandıralım?” Kürsüden verdiği cevap aynen şuydu: “Ben düz yazıda postmodernistim, şiirde ise “ikinci yeni” diyebilirsiniz" Eh dedik gitti o zaman!
Hilmi Yavuz’a göre; şiirimizin gerçeği yansıtmak ya da insanlara bilgi vermek gibi bir meselesi asla yoktur. Onda şiir, sezgiyle ifade edilir, imgeyle var olur. Hilmi Yavuz şairimizin şiirini anlayabilmek o kadar kolay bir mesele değildir. Mecazlarla dolu ve oldukça örtülüdür. Ve hepsinden önemli olan şey SESE YASLANMASIDIR şiirlerinin. Bu nedenlerden dolayı da onun şiiri düpedüz modern şiirdir.
Örnek mi? Buyur burdan yak..!
“Hançerinden yazları akıtan elmas
ince tozlarıyla bezer akşamı
bir yerde ‘muttasıl kanar’ o güller
dağ dağ yarama basar akşamı
yaldızları dökülmüş bu sema’nın
biri gelse de götürse şunu
işte kitap! eski püskü, sararmış
hilmi, gel aç önüne çocukluğunu!
çöktü akşam, üstümüze yıkıldı
vakittir, artık perdeyi indir!
atılacak eşyayım, öyle yığıldım
ve bildim ki insan hüzün içindir…”
*
/Hilmi Yavuz/
Resim: 19.02.2005 İstanbul Taksim.