BENDEN BANA MEKTUPLAR/ 4
--------------------------
8 MART 1991
Gönlünüzün neşe eğirip, mutluluk dokuması dileklerimle mektubumu noktalıyorum Navruz.
“Hoppa! Bu bitiş cümlesi de buraya nerden çıktı” dediğini duyar gibiyim şu anda. Buna neden gerek duydum bilin bakalım? Elbette ki bilemezsin... ben istedim ki o sondan başlayıp başa doğru geleyim. Nasıl bir fikir ama!.. Şaka bir yana ne senin mektuplarının bitmesine, nede benim sana yazdıklarımın bitmesine gönlüm razı olmuyor. Olmuyor ama öyle bir yere geliyoruz ki orada zaman ve mekanın engeline takılıp kalıyoruz. Ben kısa yazıyorum ama sen biraz uzunca yaz ne olur. Yazılarını okumak benim için büyük bir zevk. Hatta zevkten de öte bir duygu dostum. Yazın ki hiç değilse okumanın zevkini tadayım.
Kavramların kargaşasında katı gerçeklerle burun buruna iken şiirlerle şarkılarla ve hayal dolu mektuplarla da olsa gönül bahçemizde baharı yaşatmaya çalışsak suç mu işlemiş sayılırız sanki?.. Şu anda sana yazarken pencereye kayan gözlerim tâ Erciyes’e kadar uzanıyor. Bir an için oralarda olmak geliyor insanın içinden. Orada olmak ve gökten oynaya oynaya yağan kar tanelerini seyretmek... Her taraf bembeyaz, havalar da çok ayaz da olsa ve üşüyor olsam da.... Dilimde o güzel şarkı;
“Dön gel, dön gel artık/
Seni özlüyorum, bekliyorum.”
Demek ki dünyada özlemle beklemek hala kalmış. Ne güzel bir şey!..
Sevgili Navruz, beni üç parçaya ayırarak tahliline bayıldım doğrusu. Sen aslında laborant olmalıymışsın. "“Durma yaz, çünkü sen kaleminle ayakta durabiliyorsun” İşte bu sözleriniz benim için en büyük tahlil dostum. Çünkü şu kalem gerçekten benim bastonumdur. Onun için Gerçek ve Ben isimli şiirimde; Gökkuşağı rengini almayın gözlerimden/ Bir de şu kalemimi, çalmayın ellerimden... diye feryat ve figan etmiştim. Allah sağlık verirse şu kalemi tutmaya mecalim olduğu sürece yazmaya devam edeceğimden emin olabilirsin.
Döndük dolaştık ve yine geldik şiir konusuna. Bir müzik eserinin cümleleri ve onun parçaları arasında ton, ritim ve mana itibariyle nasıl ki sıkı bir bağ vardır, şiirde de bence duygu, ölçü, ritim, ve mana birliği mutlaka olmalıdır. Ama şiirdeki öz ve biçim unsurları diğerini altına alıp ezmemelidir. Yani denge oldukça mühimdir sayın Navruz.
23 Şubat 1991 sevgili yengemiz Zehra Hanımın oğlu, beş hececilerden Halit Fahri OZANSOY’un 20. Ölüm yıldönümü idi. Allah rahmet eylesin diyor mektubumu ona ithâfen bir şiirimle bitirmek istiyorum.
Siz göçüp gittiniz şiir bozuldu,
Şairin elinde kalem borazan.
Heceleri sayan diller yoruldu,
Unutuldu şimdi, hesab-ı benan.
Artık ne göz yeşil ve nede iri.
Bulmuyor dizleri yorgun başımız.
Ne olur kalkta bak, kalkta bak Fahri,
Yüzler hiç gülmüyor, çatık kaşımız.
--
Ali Rıza Navruz
+Benden Bana Mektuplar