Bugün yine bir ekonomi yazısı daha.
Geçen hafta içerisinde yapılan Kayseri Ticaret Odası (KTO) Ağustos Ayı Olağan Meclis Toplantısında Kent ve ülke ekonomisindeki güncel gelişmeleri değerlendiren Başkan Ömer Gülsoy, “İş dünyası olarak öngörülebilirlik istiyor, geleceğe dair yol haritası bekliyoruz. Reel sektör firmalarımız finansmana erişimde büyük zorluklar yaşıyor. KOBİ'lerimize destek vermeli, uygun finansman imkanlarına ulaşmalarını sağlamalıyız. Artık özel bankalar da üretimi desteklemeli.” diye konuştu.
Başkanın tespiti ticaretin lokomotifi tacir-tüccar açısından son derece önemli.
Büyük rakamlarla yatırım yapıp uzun vadede geri dönüşünü beklerken iyi kötü işlerini yoluna koyanlar için ekonomide ve dövizdeki sürekli dalgalanmalar hiçte hayra alamet değil kuşkusuz.
Başkanın kendi sözleri ile mini bir ufuk turu ve beklentilere dair satır başları.
Başkan Ömer Gülsoy’un tane tane anlatmaya çalıştığı, üyelerinin sesi olmak için gayret gösterdiği son meclis toplantısındaki konuşmasından devam edelim ayrıntılarla.
KOBİ'LERİMİZE DESTEK VERMELİYİZ
Reel sektör firmalarının son dönemde finansmana erişimde büyük zorluk yaşadığını vurgulayan Gülsoy, “Özellikle KOBİ kredilerinin reel olarak artmaması, zincirleme etkiyle ülkenin ve sektörlerin tamamına olumsuz yansıyor.
Büyümenin bereketi her kesime yansısın istiyorsak, KOBİ'lerimize destek vermeli, uygun finansman imkanlarına ulaşmalarını sağlamalıyız.” şeklinde konuştu.
ÖNGÜRÜLEBİLİRLİK VE YOL HARİTASI
“Yapısal reformlara ilişkin somut bir yol haritası ortaya konulması lazım.” diyor ve devam ediyor Gülsoy, “İş dünyası olarak her şeyden önce öngörülebilirlik ve geleceğe dair yol haritası şart…”
Bu konudaki önerisi ise şu Gülsoy’un; “İş planları yapmak ve güven içinde ilerlemek üzere, kamu idaremizin hazırlayacağı orta ve uzun vadeli planların gayet önemli olduğunu düşünüyoruz.
Dengeli ve kapsayıcı büyüme için makroekonomide istikrar ve güven sağlanmalı. Yeni ekonomi yönetiminin bu yönde hareket ederek, para politikasında başlattığı normalleşme adımları memnuniyet vericidir ve devam etmelidir. “
“ÖZEL BANKALAR ÜRETİMİ DESTEKLEMELİ”
Kamu bankalarının ticari kredilerde üretime destek olduğunu belirten Gülsoy, “Zorlukları aşmak ve sürdürülebilir büyüme hedeflerimiz için özel bankalarımızın da artık yatırıma, istihdama, üretime, ihracata ve KOBİ'lerimize ciddi anlamda katkı sağlamaları bu dönemde büyük önem arz etmektedir." dedi.
Son dönemde en çok kazanan kesim bankalar.
Bu noktada Gülsoy’un destek konusundaki çağrısı son derece önemli ve yerinde bir yaklaşım.
Eğer herkes bu ülkeden ve vatandaşından kazanıyorsa, onların ayakta kalması ev kalkınması içinde daha da fazla katkı sunmak durumunda.
“YÜKSEK ENFLASYON CİDDİ BİR ENGEL”
Enflasyonun düşmesiyle üretim kapasitesinin artması ve yatırım canlanmasını beklediklerinin altını çizen Başkan Gülsoy, “ Enflasyon hem ülke ekonomisinin hem de iş dünyasının önünü görülebilmesi açısından önemli bir parametre.
Enflasyonun tek haneye düşürülmesi üretim kademelerinden, uluslararası güvenirliliğimize, sosyal yaşamın devamlılığına kadar hayatın her alanında önem arz etmektedir ve bu dönemde ciddi bir engel olarak karşımızda duruyor. Karar alma süreçlerimizi zorlaştırıyor, kaynakların rasyonel alanlara yönlendirilmesini engelliyor.” İfadelerini kullandı.
“ENFLASYON MUHASEBESİ OLMALI”
“Eğer enflasyon muhasebesi yürürlüğe girmez ise ciddi anlamda finansal erime ve satın alma gücü düşen bir reel sektör gerçeği ile karşı karşıya kalacağız. Bu sebeple işletmeler için enflasyon muhasebesi zorunluluk halini almıştır.” tespiti ile kapıdaki tehlikeye bir kez daha vurgu yapan ve Yüksek enflasyon nedeniyle işletme sermayelerinin hızla eridiğini belirten Gülsoy, “Üreten, katma değer yaratan, istihdam sağlayan ve ihracat yapanlar cezalandırılıyor.
Gerçek olmayan kağıt üzerindeki fiktif karların mutlaka enflasyondan arındırılması gerekiyor. Hem çalışma barışının korunması hem de haksız rekabetin ortadan kaldırılması ve kayıt dışı ile mücadele çerçevesinde enflasyon muhasebesinin ertelenmeden yürürlüğe girmesini bekliyoruz.” “GURBETÇİ BEREKETİ YAŞANDI”
Bu yıl gurbetçi bereketi yaşandığının altını çizen Gülsoy, “Çarşı pazarımız da oldukça hareketliydi.
Esnafımıza büyük fayda sağladılar.
Kısacası bunca sıkıntının arasında gurbetçilerimizle birlikte esnafımızın da yüzü güldü. 9’ncu ayın sonuna kadar inşallah bu hareketlilik sürer diye bekliyoruz.
Sıla-i Rahim yapan gurbetçilerimize huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Kazasız, belasız gidip gelmelerini rabbim nasip eylesin” dedi.
“YEREL İŞLETMELERE DESTEK OLALIM”
Okulların açılması ile alışveriş yapacak velilere de seslenen Gülsoy, “Malum 2023-2024 eğitim-öğretim yılı 11 Eylül tarihinde başlayacak. Yerel işletmelerimize sahip çıkalım.
Alışverişlerimizde lütfen yerel işletmelerimizi tercih edelim. Yükümüzü çeken sektörlerden alışveriş yapalım.
Ekmeği bile fırıncıdan alın.
Önce kentimiz sonra ülkemiz kazansın.
Sezonluk çeşit düzerek yıllardır o işin kahrını çeken sektörlere destek olmalıyız.
Yeni eğitim-öğretim yılının da şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Tüm öğrenci ve öğretmenlerimize başarı dileklerimi iletiyorum” diye konuştu.
“AB YEŞİL MUTABAKAT’TA
HER BİREYE GÖREV DÜŞÜYOR”
AB Yeşil Mutabakatın en çok konuşulan konuların başında yer aldığının altını çizen Başkan Gülsoy, “AB yeşil mutabakatı sadece bir çevre stratejisi değil, ülkemizi de yakından ilgilendiren yeni bir uluslararası ticaret sistemi ve iş bölümü olarak da değerlendirilmelidir.
Dünyada artan kuraklık tehlikesi ile su yönetimi hepinizin bildiği gibi büyük önem kazanıyor.
Sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde gelecek nesillerin temiz bir çevrede yaşama hakkına helal getirmeden insanlığın doğa ve çevreyle olan ilişkisini düzenlemek ve yeni bir ekonomik büyüme modeli önümüzde duruyor. Her bireye görev düşüyor.” dedi.
“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ TEHDİDİ”
Bir uyarı ile bitirelim bugünkü yazımızı.
Bakın neye dikkat çekiyor son olarak Gülsoy?
İklim değişikliğini olumsuz etkileyen çevresel olayların dünyayı olduğu gibi ülkemizi de tehdit ettiğine vurgu yapan Başkan Gülsoy, “Küresel ısınma ve iklim değişikliğini durdurmak için çaba göstermek zorundayız. Bu çerçevede, organik tarım üretimi, yenilenebilir enerji kaynakları, enerji verimliliği ve güvenliği ön plana çıkıyor.” ifadesini kullandı.
Hem de daha fazla gecikmeden.
Daha yaşanılabilir bir Dünya için herkes üzerine düşeni yapmalı ve geçmişten gelen emaneti geleceğe emin ellerle teslim etmeliyiz.