Değerli hocam Burhan Karamustafaoğlu, sağ olsunlar bizim Cenk Meydanı'nı da takip edenlerden.
Jest yaparak Hasan Basri Erk tarafından derlenen "Vecizeler-Güzel Sözler" eserini köşemize katkı için hediye etti.
O eserden birkaç alıntı ile üzerinde çok ama çok düşünülmesi gereken bir Cuma mesajı ile bitireceğiz kısmetse.
Kuşkusuz niyetimiz Cuma gününe denk gelen bir mübarek günde Cuma vaazı değil elbette.
Sadece birkaç alıntı, birkaç mini uyarı ile gündeme dair hatırlatmalar.
Bakın ne buyuruyor alemlere rahmet peygamber efendimiz?
Önce bir uyarısı ile başlayalım;
“İlme dayanmaksızın fetva verenin günahı kendinedir”
Evet…
İlim ve ilim adamlarının önemi ortada.
Bu konuya dair bir başka Hadiste ise efendimiz buyuruyor ki;
“Yeryüzündeki ilim adamları, gökyüzündeki yıldızlar gibidir.
Aydınlıklarıyla kara ve deniz karanlıklarında yol bulur.
Yıldızlar sönerse yol arayanlar şaşırırlar”
Devam edelim.
“Kulluğunu, ibadetini cenabı Allah’ı görüyormuşsun gibi yap.
Sen onu görmüyorsan da o seni görüyor.”
“Kimde şu üç şey bulunursa Cenabı hak hesabını kolaylaştırır ve cennet nimetleriyle sevindirir.
Mahrum edene ihsan eden, zulmedeni affeden, kendisine gelmeyeni ziyaret eden”
İBRETLİK…
Bu da son dönemde sanal alemde gezen ancak herkesin durup, düşünüp, ibret alması gereken bir paylaşım.
Dinimizi sadece dilimizde yaşamak yetmiyor.
Her alanda mümkün olduğunca en iyisini yapabilmek adına çaba göstermek lazım.
Yoksa herkes dili ile vatansever, milliyetçi, müslüman…
Ha bu arada kimseyi yargıladığımız yok.
Ne haddimize.
Zaten bizi de ilgilendirmez.
Klasik tabirle “Her koyun kendi bacağından…”
Rabbim bile kulu ile ilgili hükmünü öldükten sonra veriyor.
Biz neyiz ki!...
“Hiç” liğini bilen mahçup olmaz…
BİR PEYGAMBER DÜŞÜNÜN Kİ;
Sakal bırakırken sünnetine uyuluyor, suyu üç yudumda içerken sünnetine uyuluyor, sağ elle yemek yerken sünnetine uyuluyor.
Elbette çok güzel.
Ama aynı Peygamberin sünneti;
Ekonomide,
Hukukta,
Aile hayatında,
Eğitimde,
Ahlakta yok ise;
O toplum,
Peygamberini anlayamamış demektir.
Eğer bir toplum,
Peygamberinin (s.a.v.) sadece;
Boyunu,
Kilosunu,
Şemailini,
Saçını nasıl taradığını merak ediyor,
Lakin;
Faizi nasıl ayakları altına aldığını,
Sömürüyü nasıl durdurduğunu,
Irkçılığı nasıl yasakladığını,
Putculuğu nasıl yıktığı,
İsrafı ve yolsuzluğu nasıl önlediğini,
hiç merak etmiyorsa,
O toplum;
Peygamberini (s.a.v.) anlayamamış demektir.
Eğer bir toplum;
Peygamberini (s.a.v.), mübarek gecelerde,
nikah dualarında,hac da hatırlayıp;
Lakin;
Yalan söylerken,
İftira ederken,
Gıybet ederken,
Harama bakarken,
Kalp kırarken,
Merhametsizlik yaparken, Peygamberin Tüm bu Ahlaksızlıklara ne diyeceğini hiç hatırlamıyorlarsa,
O toplum;
Peygamberini (s.a.v.) anlayamamış demektir.
Eğer bir toplum;
Peygamberlerini (s.a.v.) başkalarına anlatırken;
Gece namazıyla,
Açlıktan karnına bağladığı taşla,
Üzerinde uyuduğu hasırın yüzüne çıkardığı izle,
Yaşadığı hurma dallarından,
Kerpiçten yapılmış evle anlatıyor,
Ama kendi hayatlarındaki;
Serpme kahvaltılarda,
Lüks villalarda,
Devre mülklerde,
Beş yıldızlı otellerde,
Hayatlarını sürdürüyorsa,
O toplum;
Peygamberini (s.a.v.) anlayamamış demektir.
Yine efendimizin bir hadisi ile bitirelim bugün ki yazımızı.
“Kime ki dinine ait bir nasihat verilir de, o da bunu alırsa, bu Allahın nimeti gibidir”