Hani yazdım dı ya, Salı ve Çarşamba günlerini çok severim, çünkü o günlerde izlenecek parti grup toplantıları olur, izlemesi de iyi olur diye…
Haftanın gündemi, liderlerin bu toplantılarda yaptıkları konuşmanın içeriği ile belirlenir genellikle…
Bir de uçaklarda giderken veya yurda dönerken!...
Çarşamba günleri kürsü konuşmalarını izlerken, her zaman aynı türkü dilime dolaşır ve berbat davudi sesimle mırıldanıp durum…
“Çarşambayı sel aldı / Bir yar sevdim el aldı. Keşke sevmez olaydım / elim böğrümde kaldı.”
Gerçekten kürsü konuşmalarını izlerken düşünüyorum da, gündemi belirleyen konuşmalar, elimizin böğründe kaldığının açıkça göstergesi…
Ve türkülerin ruhu, bu düşüncemizi doğruluyor.
XXX
Bu Çarşamba, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın Cezayir’de olması nedeniyle AKP grup toplantısı yapmadı. Dolayısıyla bu hafta grup toplantılarındaki eleştirilere cevap, başka bahara kaldı…
Çarşamba günü sadece İYİ Parti’nin grup toplantısı vardı ve Genel Başkan Meral Akşener konuştu.
Sayın Akşener, bilinen üslubu ile bu toplantıda da konuşmasını sürdürdü.
Üç konu üzerinde kısaca durmak istiyorum…
Birincisi Sayın Akşener, parti içi sorunlarını köy meydanında konuşmamalı, kimi öyle der kimi böyle der son derece hatalı olduğu kanısındayım.
Aklıma takılan bir konu daha var. Sayın Akşener, Dikbayır ile ilgili konularda, kendisi ile karşılıklı görüşmüş müdür? Çünkü her insanın kendisini savunmak için söyleyeceği sözleri vardır.
Genel başkan sıfatıyla önce dinlemeli, sonra parti içindeki kurallara göre, dışarıya taşımadan gereğini yapmalı idi…
Akşener’in kürsü konuşmasında ikinci konu; 50+1 konusu idi…
O da diğer muhalefetteki partiler gibi, Anayasa’nın sadece bu amaçla değiştirilmesine karşı olduğunu belirtti ve ayrıca ortada bir metin olmadığına vurgu yaptı…
Üçüncü konusu ise, elbette ülkenin tek ve gerçek sorunu olan ekonomi ile ilgili konusu üzerindeki konuşmasıydı.
Elbette ekonomi konusu, milletin (Tuzu kurular hariç) hemen herkesi ilgilendirmektedir. Aslında tüm siyasi partilerin, içinde bulunduğumuz ekonomik koşulların zorluğu ve milletin içinde bulunduğu zor şartlar üzerinde durarak bunları yine millete anlatması gerekmektedir.
XXX
Bu arada “eleştirilmezlik” konusuna değinmek de istiyorum…
Allah’tan başka hiç kimse eleştirilemez değildir.
Sahabeden biri, Peygamber Efendimize sorar…
“Bu düşünce Allah'ın size bir emri mi, yoksa sizin kendi görüşünüz mü?”
Peygamber Efendimiz, bunun kendi görüşü olduğunu söyleyince, sahabenin içinde Sa'd bu düşünceye karşı olduğunu şöyle beyan etmişti: “Ya Resulullah! Biz bu teklife karşıyız.”
Demek ki, Peygamber Efendimiz de kendi görüşü olarak ortaya koyduğu konularda karşı görüşler olabiliyorsa, bugün her kim ki “eleştirilemez” kabul ediliyor?
Bakara Suresi 80. Ayette Yüce Allah şöyle buyurur…
“Dediler ki: "Sayılı birkaç gün dışında ateş bize asla dokunmayacaktır."
De ki: "Allah'tan bir ahit mi aldınız! Allah, ahdine asla ters düşmez. Yoksa siz Allah'a isnat ederek, bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?"
Buradan şu anlamı çıkarmamız mümkün değil mi?
Yüce Allah’ın sözlerinin dışında, her kimin sözü olursa olsun, eleştiriye açıktır ve olmalıdır da…
XXX
Yaratılan gereksiz gündemler üzerinde durmak yerine, ülkenin gerçek gündemi üzerinde düşünceler ifade edilmelidir.
Yaratılan suni gündemler tuzaktır, düşmemek, tartışmaya dahi açmamak gerekir.
Gereksiz gündemler, sahibi ile kalmalıdır ki, esas gündemler unutulmasın…
XXX
İşte bir haftanın gündem oluşturmada etkin grup toplantılarını da geride bıraktık. Umarım hafta içi gerçek gündemini konuşmayı ve tartışmayı yeğleriz.