Türkiye gündeminde, sizlerin de çok yakından takip ettiği gibi birçok konu var.
Ekonomi başta olmak üzere, iç politika, dış politika, yerel seçimlere hazırlık ve propaganda dönemi, laik düzen, hukukun üstünlüğü vs.
Bunlarla ilgili düşüncelerimizi, yazabildiğimiz kadar yazıyoruz, anlatıyoruz, ne var ki birçoğunu an-la-ta-mı-yor-uz…
Hani Kemalettin Kamu’nun bir şiirindeki gibi.
“Orada bir yer var uzakta / Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum/ Anlatamıyorum…”
Hatta anlatmak isterken, kendimi kuş kafesindeki gibi hissediyorum.
Yazamıyorum…
XXX
Elbette gündem çok, ancak halkın gündemi ne?
Elimizdeki mikrofon yok ki sokaklarda dolaşıp da görüş ve düşünceleri alalım.
Ama benim için iyi bir kaynak var, Kemal Dayı’nın kıraathanesi...
Evden çıkıp yavaş adımlarla vardım Kıraathaneye.
Manzara bildiğiniz gibi…
İşsiz gençler bir tarafta, emekli dörtlü alışılmış masalarında, Muhtar Emmi sabah gazetelerine gömülmüş köşesinde, Kemal Dayı, mümkün olduğu kadar ucuz tuttuğu çay bardaklarını, oraya buraya dağıtıp duruyor.
Muhtar Emmiye alışılmış selamı verdikten sonra, “Kemal Dayı, bir çay, demli olsun” diye seslenip, okey masasına yan verdim.
Çünkü hikâyeler burada…
XXX
“Şansınız bol olsun ağalar” dedim lafa girmek için.
Kasım; “Her geldiğinde dalga geçer gibi lafa giriyon, bizi konuşturuyon, malzemeyi alıp gidiyon, sen de mi emperyalistsin” demez mi?
Kamber, Kerim ve Rasim birbirlerine şöyle bir baktılar.
Rasim, “Daha ne istersin, bizden alıp dertleri dile getiriyor” dedi…
Kasım, “Getiriyor da bugüne kadar ne faydasını gördük? Ek zamları resmi gazetede yayınlatabildi mi şu güne kadar? Pazarın ucuzlamasını sağlaya bildi mi? Yazarken iktidara ve muhalefete ayar vere bildi mi? Allahtan çayını kendi cebinden içiyor” dedi…
Tabi konuşma yüksek sesle yapıldığı için, en son söze ahali gülmeye başladı…
Kamber; “Bu kadar sözü ben söylemiş olsaydım Kasım, çayın parasını ben öderdim” dedi, hadi bir gülme krizi daha…
Sonra hep birlikte gülmeye başladılar…
Rasim; “Üstüne alınma ağabey, bu sana hazırlanmış bir senaryo idi. Yazdın, anlattın, takip ediyoruz da, dinleyen olmadığını da pek ala biliyoruz. Bugün çayını Kasım ısmarlıyor” dedi…
Anladık ki gündemi ıcığına, cıcığıma kadar herkes takip ediyor da, icraata gelince tık yok…
Çayımı içtim, çay parasını Kasım’a yıktım ve eve döndüm…