Belki çok iyi benzetme değil ama böyle başlamak istedim…
Finans dersinde Saygı ile andığımız Cevat Hocamız, “Net şimdiki değer” nasıl tespit edilir, onu anlatıyordu.
Örnek olarak da bir fabrikanın satış fiyatının tespitini anlatarak başladı.
Fiyatı tespit ederken, fabrikanın amortisman değeri üzerinden de hesaplanabileceğinden başlayarak, diğer hesaplama yöntemlerini anlattı ve ben dikkat kesilerek dinledim.
Çünkü bana konu, çok ilginç geldi…
Ancak, hangi yöntemle “Net şimdiki değer” tespitini yaparsanız yapın, üç aşağı beş yukarı aynı rakamı buluyorsunuz…
Anlatımı bittikten sonra elimi kaldırdım, belli ki soru soracağım…
Benim elimi kaldırdığımı görünce, “De bakalım yine ne yumurtlayacaksın” dedi.
Derslerde, hep aykırı sorular sormakla bilinen bir öğrenci idim.
“Hocam… Bu kadar uğraşmaya ne gerek var. Adamın eline yapışırsınız, ‘niy istiyorsun ağa fabrikana’ diye sorarsın. O da farzı misal bin lira der. Pazarlık etmesini bilmiyorsan yarı fiyatını da vermesini bilmez misin hesabı, 500 lira viriyim dersin. Adam hayretle gözleri yerinden fırlarken, anlarsa ki alıcı ciddi, 100 lira iner, sen 10 lira çıkarsın, derken misal 700 lirada buluşursunuz. Satıcı bir kuruş artık aşağı inmez. O rakamdan aşağı inmektense, fabrikayı yakar daha iyi, işte o fiyat, net şimdiki değeridir o fabrikanın, adamın elini, ‘Var hayrını gör paramın’ der el sıkışırsınız…””
Dedim…
Bir an durdu, düşünüyordu galiba…
Sonra sınıfa döndü, “Bu da etkili bir yöntem ama bu pazarlık şekli Kayserililerde olur” dedi…
Sınıf, toptan gülmeye başladı, tabi ki bende dâhil…
Şaşıran Cevat Hocamız, “Hayrola neden gülüyorsunuz” diye sorunca, arkadaşlardan biri cevap verdi…
“Hocam… İbrahim Kayserili” dedi…
Tabi bu cevap üzerine hocamız dâhil, tüm sınıf gülmeye başladı. Ancak Cevat Hocamız devamla, “Gülün siz ama bu teknik gerçekten en kestirme ve tam rakamı bulma yoludur” dedi…
Sınıf gülüşmelere devam ederken “Ciddi olalım beyler” uyarısı geldi hocamızdan ve derse devam ettik.
Ders sonrası Hocam yanına çağırdı, “Senin kafan hep böle pratik mi çalışır. Kızamıyorum da hak vermemezlik de edemiyorum. Seninle ne yapacağız biz” dedi…
Öğrencisi olarak beni sevdiğinden hiç kuşkum olmadı…
XXX
Bunu neden anlattım?
Günümüzde, ekonomi bilimi ile ilgili ne kadar akademisyen varsa, hepsi de televizyonlarda konuşmaya başlayınca, teknik terimlerden söz ederek çapraşık yollardan millete ekonomiyi anlatmaya çalışıyorlar.
Tamam, anlat anlatmaya da seni televizyon karşısında izleyeni dinleyen, ilgi duyan herkes akademisyen değil ki. Ya da verdiğin bilgilerin anlatımından anlayacak bilgi birikimine sahip değil…
Ülkemizdeki sorun ne?
Ekonominin kötüye gidişi…
Üzerinde durulması gereken konu da, bu gidişe nasıl dur denilecek?
Cevap bekleyen ve milletin cevabını beklediği soru da bu.
Aslında çok basit cevabı var…
Üretirsin, kazanırsın, kazandırırsın, kazançları tekrar ekonominin dönüşümü içine sokarsın ve üretmeye, tüketmeye, ihraç etmeye devam edersin.
Bu işlemin yöntemi nedir?
Yöntemi cevabın içinde ama her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.
Temel kural, ahlaki davranışlar içinde aldanmadan, aldatmadan ve hakça paylaşım kuralını çiğnemeden…
Lafı uzatmak, konuyu karıştırmak fayda sağlamaz…
Yani…
Dedim bitti…