Devletin her hangi bir biriminde görev yapmayan ve o görevi yapanların çocukları dışında bu kaderi yaşamayanlar bilmezler.
Ben ki rahmetli babamın memuriyeti nedeniyle ülke sınırları içinde oradan oraya savrulmuş, kendim de bir süre “Devlete memur” sıfatı ile aynı kaderi yaşamıştım.
Eğer “Devlette” hangi makam, mevki ve statüde olursanız olun, hizmet veriyorsanız, ordan oraya savrulmak kaderinizdir. Zaten bunu da kabul ederek göreve talip olmuşsunuzdur.
Bir şey var ki, aileyi oluşturan anne ve baba farkında olsa da, başkalarının umurunda değildir o aile bireylerinin içindeki çocukların ruh hali…
Görev yerleriniz belli sürelidir ya da ihtiyaç hasıl olmuştur veya her hangi bir nedenle yer değiştirirken, özellikle çocuklar, ergenlik çağına girmekte olanlar ve okul çağındaki aile bireylerinin anne ve babalar dışında, bu atamaların sonucundaki ruhsal sarsıntıları anlamazlar, bilmezler.
Rahmetli babam, 1972 yılından geriye doğru 32 yıl devlete memurluk yaptı. Bu sürecin son 7 yılı hariç, o atamaların içinde oradan oraya savrulduk. Hiç kimse gelip de “Bu çocukların ruhsal hali nedir?” diye sormadı, ilgilenmedi…
Okula başlarsın, arkadaşlarına, ortama alışırsın. Mahallene alışırsın. Mahallelik, komşuluk, arkadaşlık ilişkilerini tam içine sindirecekken, babanızın tayini çıkar, ülkenin her hangi bir yerine ailenizle birlikte zorunlu olarak savrulursunuz.
Sonuçta arkadaşınız olmaz, yapayalnız kalırsınız, hissedersiniz o yaşlarda…
Ne var ki devlete memur olmanın kaderinde bu vardır ve kaçınılmaz.
Tabi bu atamalar ile yer değiştirme sırasında yalnız çocukların yaşadığı sıkıntılar var değil, şu veya bu nedenle aileniz de yaşayacaktır.
XXX
Her sabah olduğu gibi, bu sabah(Dün) da Resmi Gazeteyi açtım.
İlgimi çeken ana başlıklardan biri, atama kararlarıdır.
24 Ağustos tarihli Resmi gazetede atama karalarını görünce bir bakayım dedim ve baktım…
Karar, “Ekli listede yer alan kişiler, belirtilen görevlere” diye başlıyor ve “Atandıkları” yazıyor.
Elbette devlete memur iseniz, kaderinizdir dedim ya, detayına bakayım istedim, kim nereye atanmış…
Tam 16 sayfa ve her sayfada 30 kişinin yer değiştirdiğini görüyorsunuz.
Ayrıca TSK bünyesinde de atamalar var.
XXX
Kendimi, bu atamaları yapılan devlete memur olanların çocuklarının yerine koydum…
Babamın her atamasında yaşadığımız o ruhsal sarsıntılar aklıma geldi.
Veeee…
Tam da bu ruhsal sarsıntıyı anlatacağını umduğun bir şarkı geldi aklıma…
En güzel Zeki Müren’in sesinden dinlerseniz daha bir yüreğinize yerleşir…
Şarkı şöyle…
Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar
Yeryüzünde sizin kadar yalnızım
Bir haykırsam belki duyulur sesim
Ben yalnızım ben yalnızım yalnızım
Kaderim bu böyle yazılmış yazım
Hiç kimsenin aşkında yoktur gözüm
Bir yalnızlık şarkısı söyler sazım
Ben yalnızım ben yalnızım yalnızım
Bir yalnızlık şarkısı söyler sazım
XXX
Çocukluğum, ergenliğim yalnızlıklar içinde geçti…
İş hayatım, dünyayı turlamakla ( İş nedeniyle) geçti.
Şimdi işten elimizi çektik, eşimle oturuyoruz evde…
Ama izninizle bir şey hatırlatarak bir anımı anlatmak istiyorum.
İşiniz de olsa gezmek, çocuklarınızın yine ruh halini etkiliyor…
Uzunca bir çalışma süresi sonunda Eylül veya Ekim ayı ortalarında eve döndüğümde, kızım ve eşim beni Havaalanından aldılar. Eve doğru giderken dikkat ettim, kızım tavırlı. Evde soyunup, dökünüp oturduğımda, elinde bir kağıt, karşıma dikildi. Belli ki bir konuda canı sıkılmış, hesap sorma pozisyonunda...
Kağıdı uzattı, baktım, “Bu ne, bir şey anlamadım” dedim.
“Sen anlarsın” diye cevap verdi, sertçe ve sorgular tavırla.
“Vallaha anlamadım” dedimse de “Anlarsın, anlarsın” diye tekrar etti aynı tavır içinde.
“Kızım… Burada çarpı işaretleri var, başka bir şey yok ki, neresini anlayacağım, ne anlayacağım” dedim…
İki elini beline götürdü, korkunç bir tavır içinde ve sertçe; “Yılbaşından beri evde kaldığın günlerin sayısı…” dedi…
Şaşırdım kaldım…
Saydım, 36 gün…
XXX
Kızıma ne diyebilirim ki?
Siz gezerken aile bireyleriniz sabırlı olsa bile, çocuklarınız akşam olunca aileyi birarada görmek istiyorlar…
Hakları da değil mi?
XXX
Bir tayin kararnamesi, beni yıllar öncesine böyle götürdü. Okurken de, çalışırken de yalnızdım, şimdi de yalnızım. Sadece eşim var yanımda ama mutluyum onunla…