Salı günü, Cumhurbaşkanı açıklamadı…
Hazine ve Maliye Bakanı da açıklamadı.
Açıklama görevi, Grup Başkanı’na Abdullah Güler’e düştü.
Asgari emekli ücreti olan emekli maaşı, 12 bin 500 liraya çıkarıldı.
Elbette Hazine ve Maliye Bakanı, emekliye, yani açlık seviyesinin altında yaşamaya mahkum ettiği, emeklinin karşısına çıkamayacağını gösterdi, verebileceğinin en fazlasını vermiş oldu, tabi O’na göre…
Elbette Mehmet ŞİMŞEK’in teklifi, Sayın Cumhurbaşkanının tensibi ile…
Açıklama GÜLER’in sırtında kaldı…
“Nasıl çıktın da açıkladın” diye sorsak, elbette verecek cevabı yok, ancak daha fazla vermeleri için bütçe müsait değilmiş.
Elbette toplumun büyük bir bölümü, hazinenin ne kadar nerelere para aktarmaya gücünün yettiğini bilmektedir.
Fazla deşelersek altından kalkamaya biliriz…
O nedenle bunu burada kesiyorum.
XXX
Elbette aklıma da bazı çözümler de gelmiyor ama…
Aklıma gelen çözümler üzerinde değerlendirme yaparken, aklıma bir türkü takılıyor, bazı zamanlarda olduğu gibi.
“Mendil serdim urgana / Benim sözüm gel bana / Gel buluşalım gezelim / Ela gözlüm Mor sümbüllüm…”
İşte bu türkünün sözlerinden yola çıkarak, aklıma geleni de uygulasam mı diye düşünmeden de edemiyorum.
Düşündüğüm de gayet masumane bir şey.
Atatürk Bulvarı üzerindeki Milletvekillerinin giriş kapısının tam önüne bir mendil sersem örneğin…
Bir oluklu mukavva üzerinde de “Şu garip emekliye Allah rızası için yardım” diye yazsam, bir ipe bağlayıp boynuma assam?
Meclisin çalışma günleri olan Salı, Çarşamba ve Perşembe gününde haftalık aldığım emekli maaşının üzerinde para toplarım.
Diyeceksiniz ki belki “Utanmayacak mısın dilenmeye?”
Elbette utanırım da esas utanması gerekenler oradayken benim utanmam yerinde olur mu peki?
Benim cücük gibi emekli maaşıma da yaklaşık 3 bin 190 lira civarında zam yapmışlar. Zaten yılbaşından bu yana enflasyon bu rakamı yuttu.
O zaman türküyü tutturak mı?
“Mendil serdim urgana / Benim sözüm gel bana / Gel buluşalım gezelim / Ela gözlüm Mor sümbüllüm…”
XXX
Salı günü siyaset dünyası, ilginç bir olay yaşadı.
MHP Genel Başkanı, Gölbaşı’ndaki Özel Harekât Polisi Başkanlığının yerleşkesine gitti.
Kendisini karşılayan Özel Harekât Polisi Başkanı başta olmak üzere, bazı polisler sıraya geçip “Devlet Bahçeli’nin elini öptü…
Merak ettiğimiz şu; devlette el etek öpmek nereden çıktı, bu birincisi…
İkincisi ise Özel Harekâtçılar, Özgür Özel’in dediği gibi “DEVLETİ” mi şaşırdılar…
Üç; Eğer eli öpülen Özgür ÖZEL olaydı ne olurdu?
Elbette bu soruların cevabı hiçbir zaman verilemeyecek.