Kararnameye göre, tarım yapılmayan ekim alanlarına devletçe el konulacak ve ekim yapacak kişilere kiraya verilecek miş!
Bu çerçevede sorulacak sorular var.
Birinci soru; hangi yasaya istinaden milletin tapulu malına el konuluyor?
İkinci soru; hadi koydun, alınacak kira bedelini tapulu mal sahibi mi alacak, yoksa devlet “emlakçı” sıfatıyla mı alacak?
Üçüncü soru; kiraya verilip tarım yapılacak araziden elde edilecek ürüne devlet, maliyet artı makul kar eşittir taban fiyat mı verecek?
Dördüncü soru; Değilse, kiraya tutan ekici, ektiği üründen gelir elde etmeyecek ise, neden ekecek?
Beşinci soru; kiraya tutacak ekiciye, devlet desteği verilecek mi?
Altıncı soru; kiraya tutacak ekiciye gerekli destekler sağlanacaksa, tapulu mal sahibine neden destek sağlanmıyor da, çiftçi emeğinin karşılığını alamadığı için ekim yerleri boş kalıyor?
Bu soruların hepsine makul, mantıklı ve anlaşılabilir bir cevap alabilirsek, o zaman ikna oluruz.
Değilse?
İşte bu sorunun cevabımı ben de bilemiyorum ve anlamakta da zaten güçlük çekiyorum.
XXX
Kararnameler, yasalardan sonra gelir…
Ortada yasa varken, kararname ile yasaya aykırı kararlar alıp uygulamak, hukuk normlarına uygun değildir.
Bu kapsamda T.C. Anayasasının ilgili maddesine bakalım mı?
Madde 35 – Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.
Eğer kararname ile “Kamu yararı” öne sürülecekse, o zaman mülk sahibi, “Sen de bana gerekli desteği ver, kar edeceğim taban fiyatı ver, ürünüm tarlada kalmasın, ben de ekeyim” derse ne cevap vereceğiz?
Çünkü boş kalan ekim sahalarında ekimin yapılmamasının nedeni belli, çiftçi, emeğinin karşılığını alamadığı için ekmekten vazgeçiyor.
Bence bu kararnameye karşı AYM yoluna başvurulabilir.
XXX
Eskiden, 1961 anayasasında, TBMM yanında Senato vardı.
Senatoya seçilebilmek için en az dört yıllık lisans eğitimi almış olmak şartı vardı.
Senatonun görevi, bugünkü AYM’nin görevine denk bir görev idi ve TBMM’nin aldığı kararları onaylamak veya tekrar görüşülmek üzere meclise geri gönderme yetkisi vardı.
Eğer meclis, çıkarılan yasanın noktasına virgülüne dokunmadan tekrar kabul eder de senatoya gönderirse, bu kez senato, yasayı onaylamakla yükümlü idi.
Bir tek virgülün yeri değişmiş olursa, bir daha, bir daha geri gönderebilirdi.
Dahası, hiçbir siyasi, senatonun kararlarını beğenmeyip “Kapatın şu senatoyu” diyemezdi.
Ya da bir başka yargı merci de senato hakkında tek kelime edemezdi.
Neden?
Çünkü senato da millet meclisi gibi seçilmişlerin bulunduğu bir kurul idi.,.
Demem o ki, üretici çiftçinin tarlasına tapanına el koymak yerine, onlara devlet olarak el versek de onlar da işini yapsa olmaz mı?
Bana göre dört dörtlük olur da…
Bu konuda yazacaklarım, buraya kadar sınırlı olsun…
XXX
Ama bitirmeden önce, bir de Kuran’a bakalım mı?
İnsan, imtihan için geldiği bu dünyada, imtihanın bir parçası olarak, dünya nimetlerinin bir kısmına sahip ve malik olacaktır. Bu konuyu Allah Kur'an'da şöyle ifade etmektedir…
Âl-i İmrân suresi, 26 Ayet: "De ki, ey mülkün sahibi! Mülkü dilediğine verir, istediğinden de mülkü geri alırsın..."
en-Nûr Suresi, 33. Ayet: "Ve onlara, Allah'ın size verdiği malından verin..."
el-Hadîd suresi, 7. Ayet: “Allah'a ve Resulüne iman edin ve üzerine halifesi kıldığı (namına tasarruf selâhiyeti verdiği) şeyden harcayın. Sizden iman eden ve (Hak rızasına) harcayanlar için büyük mükâfat vardır."
İşte size Kuran’ın mülkiyet ve Allah’ın istediğine verdiği mülk açısından kuralları, yorumlama da sizin olsun.
Benim yorumum, Allah’ın kullarına verdiğini, kafanıza göre alamazsınız. Çükü bütün mülklerin gerçek sahibi olan Allah’tan da korkmak gerek.