Yeni nesil bilmez ama biz biliriz.
Analarımız, pirinç pilavı yapacağı zaman, pirinci bir tepsiye döker, eğer tek başına ise oturur içindeki taşları bulup ayıklamaya çalışır.
Eğer evinde kayınvalidesi varsa, tepsiyi önüne koyar, ondan taşları ayıklamasını ister.
Kadıncağız, yakın gözlüğünü gözüne takar ve mümkün olduğu kadar ayıklar taşları. Ancak son kontrolü yine gelini yapar, bir daha şöyle bir gözden geçirir.
Pirincin içinde her zaman fark edilecek renkte taş olmaz.
Beyaz taş da olur.
İşte o beyaz taşı görmemiş, görememiş iseniz ve o taş ev ahalisinin birinin dişine denk gelirseeee…
Gerçi bilime dayalı yüksek teknoloji sayesinde yapılan makinalar, pirincin içindeki taşın rengi ne olursa olsun, sensörlerin önünden geçerken, üfürmek suretiyle taşı pirincin içinden dışarı atar.
Dişi kırılır ve eğer diş protez, yani takma diş ise kesin kırılır. Bu da yeni bir masraf kapısıdır, yeniden düzeltmek için dişleri, bir tedavi sürecinin geçmesi gerekir.
XXX
Ekonomi de işte aynen böyledir, hassastır, kırılgandır, dikkat etmek gerekir…
Tıkır tıkır içleyen ekonomi çarkının orta yerine dışarıdan yabancı bir şeyi, sert bir parça atarsınız, işleyen dişlilerin dişlerinden bazıları kırılır, ya dönen ekonomi çarkı yavaşlar ya da dönemez olur.
XXX
Şimdi düşünelim bakalım…
Ülkemizde yaşadığımız ve dönmekte olan ekonomi çarklarının orta yerine nasıl ve ne şekilde dişlileri kıracak, yavaşlatacak veya durdurmaya kadar vardıracak yabancı bir şey atıldı ve kim veya kimler attı?
Gönül istiyor ki, toplum bunu yapanı görsün, bilsin ve tanısın, sonuçta da aklını kullansın.
Sorunun esas kaynağını doğru bulup, kendi ekonomisini kendisi düzlüğe çıkarsın.
XXX
Birlikte yaşadığımız toplum, bunu becerebilecek, aklını kullanıp sorunu çözebilecek yapıda mı?
Ne yazık ki hayır…
Öncelikle sorunun nereden geldiğinin farkında değil. Az da olsa sorunu çözebilecek bilgiye sahip değil.
Körü körüne atasözlerine uyum gösteriyorlar…
“Saldım çayıra, Mevla kayıra” gibi örneğin…
Eğer toplumun büyük bölümü böyle davranıyorsa, bilenler bilmeyenlere anlatmakta sorun yaşıyorsa…
Evet, o pirincin içindeki beyaz taş, hepimizin dişine takılacak ve dişlerimizi bir gün kullanılamayacak derecede kıracağız…
Ne yazık ki gerçek bu…