Her yıl Aralık ayında asgari ücret tespit komisyonu toplanır, asgari ücret tespit edilir, çalışan kesime, çalıştıkları yerde ondan aşağı ücret ödenemez…
Kurulan komisyonlarda hükümetin arabuluculuğunda, işçi ve işveren temsilcileri bulunur, al takke ver külah pazarlık edilir, sonuçta bir ücrette ortak anlaşmaya varılır…
Sizce böyle mi?
Bence böyle değil, işveren ile bir başka yönden aynı zamanda işveren olan hükümet ile işçinin güya temsilcileri toplanır.
Sonuçta işveren ile hükümet nasıl tensip (Uygun) buluyorsa, o rakam asgari ücret olarak açıklanır.
Bugüne kadar işçi temsilcilerinin önerdiği ücretin kabul gördüğünü gördünüz mü?
Ben billahi görmedim.
Öte yandan, işçi temsilcisi de tespit edilen asgari ücreti, sözüm ona bazı itirazı kayıtla kabul ederler.
Ve buna hazırlar zaten. İşçi temsilcisi sendikanın başkan yardımcısının basın karşısındaki saçma sapan konuşması da bunu anlatıyordu zaten…
O zaman neymiş? İtiraz etmemeleri zaten mümkün değilmiş…
Aslında karşısına geçip; “Ne dedin bakiiim” diye sormak gerekir…
XXX
Gelelim şimdi “Asgari ücret” ne demek?
Asgari ücret, dört kişilik bir ailenin refah içinde yaşayabileceği, çocuklarını okula gönderirken zorlanmayacağı, aracını, arabasını para biriktirerek alabileceği, senede bir hafta da olsa ailece tatil yapabilecekleri gelire sahip ücrete asgari ücret denir.
Daha üstü ücretler, ihtisas ücretidir, kıdem ücretidir.
Ve işin ilginç yanı, bir dönem Türkiye’de ücretler, aynı bu anlattığım seviyede idi.
Şimdi ücret tespit edilirken enflasyonu körüklemesin, karın tokluğu ile idare edilsin anlayışı içinde ücret tespiti yapılmaya çalışılıyor.
Emekli, küçük esnaf, çiftçinin gelirleri yerlerde sürünüyor, açlık sınırının da altında.
Peki, toplumun büyük bir kesimi bundan mutlu mu?
Mutlu dersek haksızlık etmiş oluruz ama…
Her şeye rağmen mutlu olanlar da var ve inatla bir yandan mutlu olma görüntüsü verirken bir yandan da mevcut yönetimi canı pahasına savunanlar var.
İşin bir başka yönü ise, işveren tarafından anlatmak gerekir…
Ücret, işveren için bir maliyet unsurudur ve maliyet hesabı yapılırken, bu gider de üretilen malın üzerine mutlaka eklenecektir.
O zaman ne olacak?
Fiyatlar yükselecek.
Peki, bir soru…
Geçmişte enflasyon bu kadar yükselerek seyretmiyordu, çalışanın aldığı ücretle her tülü ihtiyacını rahatça karşılıyordu, şimdi n’oldu da başını aldı gitti?
Sorunun cevabı burada, bilen anlatsın…
XXX
Hadi sefaleti bir kısmın savunmasını anlıyoruz, aklını kullanmıyor…
Ya “2002 den önce bu ülkede traktör mü vardı” diyene ne demeli?
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, kendi çiftliğinde traktör kullanırken çekilen fotoğrafını da mı görmemiş acaba?
Yüksek teknoloji bizimle geldi diyorlar.
Kayseri’de kurtuluş savaşından sonra kurulan tayyare fabrikasında uçak ürettik de yedi düvele ihraç ettik. O günün teknolojisi oydu.
Sermaye birikimi yoktu, devlet eliyle sanayi kurdu. İktidarlar tarafından tek tek satılan….
O günün teknolojisi oydu.
O günün teknolojisinde bilgisayar dünyada yoktu. Başladığında da bilgisayarlar, gardırop gibi büyük büyük dolaplardı, şimdi telefonlara girdi.
Bugüne kadar kaç tane savaş uçağı üretildi?
İHA ve SİHA’lar özel sektör üretimi.
XXX
Sonuç olarak asgari ücret, yine işçinin beklentisinin çok altında olacağı ayan beyan ortada…