Zaman zaman sözünü ederim ya, benim bir telefon manyağum var.
Adama “Sen benim telefon manyağımmısın oğlu” dediğimde “Heeee” der.
Açar telefonu, yazılarımla kafayı bulur, ya da üzerinde yorum yapar.
Kafa bulmasa iyi de, yorumlarına razıyım zaten.
Benim dengemi bozar, şirazemi kaydırır, kısacası dellendirir.
Aslına bakarsanız iyi çocuktur, sevetim de keratayı ama damarıma basma, kafa bulma huyu olmasa, yorumları genellikle isabetli olur.
XXX
Yine telefon açtı, sordu; “Yazıların okunuyor mu?”
Ne bileyim ben, çetelesini mi tutuyorum…
Ben yazıyorum, okuyan okuyor kardeşim yani, sana ne…
“Peki” diye devam etti, “Yazılarında adı geçenler dönüp de sana cevap veriyorlar mı?”
Yok arayan yok, senden başka arayan da yok, için rahat etti mi?
Delirtecek ya; “O zaman neden yazıyorsun, isimlerini veriyorsun?”
XXX
Genel olarak haberi yorumlayan takımındanız köşe yazarı olarak, haber bizim işimiz değildir.
Yazarız, gerekirse isim de veririz, ararlarsa da cevap da veririz.
Ama aramazlar…
Ne dersin sen arkadaş demezler.
Genelde TCK kapsamına girecek laf etmişsek, o zaman da avukarları çıkar karşımıza, ancak edebimiz ve ilkelerimiz o kapsama girmemize engeldir.
XXX
Çenesi durmuyor ki adamın…
“Abi, Kayserispor’u yazmışsın ya…
Evet yazdım…
“Doğru yazmışsın da eksik yazmışsın…”
Bu sefer vitesten attım ya, o zaman sen tamamla, dedim.
Şöyle tamamladı…
“Gidişat abi, Erciyesspor’un akibetine doğru…”
Tövbe de oğlum, tövbe de. Bu nasıl laf öyle?
Erciyesspor’un akibetine neden uğrasın ki?
İşin içinde siyasilerin parmağı olduğu sürece bi şi olmaz merak etme sen…
XXX
Devam ediyordu, ama bende dayanma gücü kalmadı…
Hadi bak bu kadar yeter bugünlük, kapat şu telefonu, dedim…
“Kapatıyorum, kapatıyorum ama, bir daha gelişim daha muhteşem olacak, bunu da bil…” demez mi…
Adam telefonu kapatırken bile benimle kafa buluyor, sinirlerimi zıplatıyor yaaa…
Ama ne yalan söyleyeyim, Allah yokluğunu da göstermesin haaa…