Pazartesi, tarihler 13 Mayıs 2024’ü gösterirken Ankara…
Hava parçalı bulutlu, güneş, bulutlarının arasında yüzünü gösterse de, sıcaklık bizim burada 11 derece, yani kış mevsimi sanki.
Sonbahar mı, kış mı, ilkbahara mı girdik belli değil. Şunun şurasında 17 gün sonra sözüm ona yaz gelecek diyorlar da, bir ipucu bile yok yaz hakkında.
Anlatırlar hep, adamın biri trende yolculuk ederken, birlikte seyahat ettiği arkadaşına sormuş, “Nerelisin?”
Adam “Karslıyım” deyince heyecanlanmış, “Yahu… Ben Kars’ta 11 ay 29 gün kaldım, yaz gelecek diyorlardı, geldi mi, haberin var mı?”
Demiş…
Ben de babamın memuriyeti nedeniyle Kars’ta kaldığım için, rastladığım Karslıya hep aynı soruyu sorarım.
Ama bir tarafı da gerçektir Kars’a yaz, kolayca gelmez, ben görmedim…
XXX
Aslında yaşadığımız şu günlerden beklentilerimiz o kadar çok ki, yazıma; “Yaşamak mı yoksa yaşamamak mı?” diye başlık koydum.
Yu Hua…
Çinli ödüllü bir romancı…
Romanlarından birisi de “Yaşamak” adını taşıyor.
Aile servetini yiyip tükettiği gençlik günlerinde, uzun bir hayatın ona neler sunacağından habersizdir elbette Fugui.
Yıllar sonra, yaşlı öküzüyle tarlasını sürerken tanıştığı bir yabancıya hayatından söz etmeye başladığında, şımarık bir gencin başına gelenlerden fazlasını sayıp dökecektir.
Romanın kahramanı Fugui, kendisiyle birlikte altı insanın hayatını, kaderin sürprizlerini, yaşamın acılarını ve sevinçlerini anlatır.
XXX
Yaşadığımız şu günlere baktığımızda, gelecekte bizler de; kaderimizin sürprizlerini, yaşamın acılarını ve sevinçlerini anlatacak mıyız ki?
Belki…
Belki anlatmamıza gerek de kalmayacak, önümüzdeki kuşak, yaşayarak öğrenecek bugün yaşadıklarımızı.
Bir zamanlar rahat ve huzur içindeyken, nasıl birden bire yoksullaştığımızı…
Nasıl sadece doymak için çaba harcadığımızı…
Bir ömür boyu çalışıp, tam rahat edeceğimiz günlerde, muhtaç duruma düştüğümüzü…
Onlar da yaşayarak öğrenecekler, hatta öğrenmeye başladılar bile.
Belki düşünecekler; acaba biz de teknolojinin gereği olan robot adam mı olsaydık diye.
Oysa yakınımızda, her gün içinde yaşadığımız canlılar arasında “Robot” gibileri yok mu?
Robot ile insan arasındaki fark, birinin beyni, aklı, düşünme yeteneği yaratan tarafından verilmiştir. Ötekinin ise, beyin fonksiyonlarını bilgi ile doldurup, koşullara göre güncellemezseniz, oturur kalır.
Diyorlar ki “Robotlar kontrolden çıkarsa, ortalık Kel Ali’nin bağına döner…”
Ortalık zaten öyle değil mi?
XXX
Tüm yaşadıklarımıza rağmen, bugün (Pazartesi) Tasarruf paketinin açıklamasını bile beklemeden “Yaşamaktan yana” isteğimizi ortaya koyacağız, yaşamaya sıkıca sarılacağız.
Çünkü yaşamak güzel…
Hele ki dostlarınız ve sevenleriniz de varsa…