Uzunca bir aradan sonra ablamla birlikte gurbetten Kayseri’ye bir vesile ile geldiğimizde, ziyaretlerine gittiğimiz aile büyüklerimizden bir, şivemize bakarak; “Booo, bunlar tankü olmuş” demişti de çok içerlemiştim.
Yıllar sonra tekrar Kayseri’ye döndüğümde, Kayseri şivesini iyice öğrenip, bir daha vazgeçmedim. Bir topluluğa girdiğimde hemen “Kayserili misin” diye soruyorlar. Ben de Yok, Kayserili değilim, Gayseriliyim” diye cevap veriyorum…
İşte bu başlık, yazıya tam uyacağı için Gayseri şivesi ile atılmıştır. Ne yazık ki Gayseri Şivesini, yazılarımızda gullanamıyok.
XXX
Kayseri basınında bir haber…
Emekli, dar gelirli, yoksulluk ve açlık sınırının altında hayatlarını sürdürmeye çalışanların, borçlarını kapatmak için tüketici kredi almak için bankalara koştuğu ifade edilmiş.
Elbette birçoğuna kredi verilemezken, alabilme olanağına sahip olanlar da yüksek faizli kredileri nasıl geri ödeyebileceklerini düşünüp vazgeçmiş, ancak bazıları da her ne olursa olsun sonucu almışlar.
Ne var bunda değil mi?
Elbette bir şey yok da, ben haberi okuduğumda gülmekten gannıma, yağannıma, böğrüme ağrılar girdi, kendime zor sabıldım…
Neden derseniz…
AKP kurulduğu günden bu yana, en çok oy aldığı illerden birisi Kayseri.
Ekonomiyi bu hale getiren ise iktidar…
Söyler misiniz ben niye gülmeyeyim?
XXX
Gündemdeki gülünecek ikinci olay ise, bazı ünlü futbolcuların, yüksek miktarda paraları bir banka müdürüne, el yazısı ile aldığını belirttiği kâğıtlar karşılığında teslim etmeleri…
Hem de teslim ettikleri paralar karşılığında inanılmaz ve kural dışı faiz vaadi ile.
Bir insan, hangi zekâsı ile bu kadar yüksek miktarlardaki parayı, basit bir kâğıt parçası karşılığında birine verir ki?
Elbette bunun adı açgözlülük ve paylaşım ilkelerine aykırı davranışların sonucudur.
Günlerdir tv kanallarında bu haber geziyor, tartışılıyor.
Neden tartışılır uzun uzun, anlayabilmiş değilim doğrusunu isterseniz.
Biri gönül rızası ile vermiş, öteki almış ve iç etmiş.
Ancak buna “Oh olsun” demek gerekir. İnsan bu kadar zekâdan yoksun olur mu yaa.
Ben buna da gülerken yine gannıma sabılmaya çalıştım…
XXX
Dolandırma hikâyelerimiz az değil ülkemizde…
Sülün Osman hayatta olsaydı, ne kadar köprü var, ne kadar otoyol var, hepsini satardı bu tip insanlara satardı…
Ülke, “Kastelli” olayını unutmadı.
Devleti dolandıran Selçuk Parsadan’ı unutmadı.
Yakın zamanda “Tosuncuk” vardı ama, hala akıllanamadık.
Ne diyelim, siz dolandırılın, biz de gülmeye devam edelim…
XXX
Değerli büyüklerimizden, birçok hatıralarımın olduğu, Kayseri’nin ünlü sigortacılarından İdris DEMİREL’in hayata veda ettiğini öğrendim.
Kendisi ile bir konuda röportaja gitmiştim fotoğraf makinamı da yanıma alarak. Röportaj bitti, fotoğrafları çektim ve gazeteye döndüm. Makineyi Salih Balcı’ya verdim ki fotoğrafları banyo etsin…
Bir dakikada karanlık odadan çıktı ve bana dönerek, “Hani bunun içinde film” diye sordu.
Meğer makineye film takmayı unutmuşum.
Tekrar İdris Ağabeyin yanına vardım, olayı anlattım ve yeniden fotoğrafları çektim ama…
Yıllarca her yerde anlattı, “İyi röportaj yapar, ama makinesinde film olmaz” diye…
Allah’tan rahmet diliyorum, sevenlerine ve ailesine başsağlığı diliyorum. Mekânı cennet olsun.