Epey oldu…
Doktordu, kontroldu, tedaviydi derken, uzun zamandır Kemal Dayı’nın kıraathanesine gidemedim.
Bugün kendimi iyi hissedince, çıkayım da şöyle bir dolanıp da geleyim dedim.
Gerçi Kemal Dayı’nın kıraathanesinde değişen bir şey yoktur da gündeme nereden girdikleri, neler konuştuklarını merak ederim ben.
Yoksa kapıdan içeri girince, hemen sağ köşedeki kütüphanenin yanına yerleştirilmiş masada Muhtar Emmi gazeteleri gözden geçiriyor, Rasim, Kerem, Kamber ve Kasım dörtlüsü her zaman olduğu gibi fayans döşüyorlar, diğer masalarda da üniversite mezunu, işsiz güçsüz gençler ya oyun oynuyor ya da ülke konuları üzerinde tartışıp yorum yapıyorlardır…
Dediğim gibi, kimin ne yaptığı değil, ne konuda konuştukları, gündemin neresinden girip çıktıklarını merak ederim hep.
Neyse…
Vardım kıraathaneye, girdim kapıdan içeri, anlattığım görüntüden farklı bir şey yok, her şey yerli yerinde.
Muhtar Emmi okuma masasında, Tasın dörtlüsü fayans döşüyor, gençler de oturuyorlar…
Tam bu sırada Kasım, jokey çekti ve ıstıkayı masaya devirdi…
Kamber; “Yav arkadaş şurda iki taşa kaldık be, bu kadar da olmaz ki” diye Kasım’a çıkışırken, Rasim’in muzipliği tuttu yine…
“Kamber!... Merkez bankası başkanına sormuşlar, sorunun cevabını sen biliyon mu?”
Kamber; “Bana ne soruyon, bak orada okumuş tahsilli gençler var onlara sor dolar” diye sakince cevap verdi…
Rasim, gençlere döndü; “Ne dersiniz gençler” dedi…
Gençlerden biri , ekonomi eğitimi almış, lisans üstü eğitim de yapmış, doktora çalışmasına başlayacak adaylardan biri…
“Bilmez mi Rasim abi,” deye lafa girecekti kiii……
Muhtar Emmi lafa sert ve kafadan daldı…
“Kesin mavrayı… Çıkışı görünmeyen tunele girmeyin, nereye çıkacağı belli olmaz, oturun önünüzdeki oyunu oynayın” dedi ve kestirip atta…
Muhtar Emminin sözünün üzerine söz olmaz. Salon, tam bir sessizliğe gömüldü…
XXX
Tunele girmek deyince aklıma geldi…
Gerçekten çıkışı görünmeye tunele girmek tehlikeli mi ne?
Sonunun nereye çıkacağı belli olmayan ve bilmediğiniz tunele girmek yani…
Şöyle bir düşündüm…
Ankara’dan çıksam, İtanbul’a doğru yol alsam kaç tunel var?
Birincisi, Bolu Dağı tuneli…
Eski yoldan, Dağdan gidersin, tunele girmezsin…
Sonra İzmit tuneli…
Eski yoldan gider, şehir içinden gider, tunele girmezsin.
Hereke tuneli…
Hendek’in içinde geçer yine girmezsin…
Sonra da İstanbul’a kadar eski E5 yolundan gittin mi Dilovası tuneline de girmezsin.
Diyeceğim o ki, tunele girmeden Ankara’dan İstanbul’a gitmek mümkün.
XXX
Ben de tunele girmekten korkuyorum artık…
Çıkışta nereye varacağımız belli değil. Eski bildiğimiz emin yollardan gidiyorum gayrı…
Bilmem a’nadabildim mi?