Kusurun ne kadar, günahın ne kadar hiç düşündün mü?
Bir Çin atasözü şöyle der.
“Dünyada iki kusursuz insan vardır. Biri ölmüştür, diğeri doğmamıştır…”
Bu sözü, şu şekilde de söyleyebiliriz.
Dünyada iki günahsız insan vardır, biri ölmüştür günahları varsa hesabını vermeye gitmiştir, öteki ise henüz doğmamıştır.
O zaman biz doğmuşlar ve ölmemişler olarak ne kadar kusurumuz var, ne kadar günahımız var, oturup bir ölçüm yapsak fena mı olur?
Elbette kusurları, kişisel çabalarla yok etmek mümkündür.
Hatta topluma veya kişilere karşı işlenmiş ise özür diler düzeltirsiniz…
Ya günahlar?
Yüce Allah, kendisine karşı işlenen günahları, tövbe edilmesi halinde affedeceğini ancak topluma ve insanlara karşı işlenen günahları affetmeyeceğini Kuran’da açıkça ifade etmiştir.
Yüce Allah, Kuran’da “Bana kul hakkı ile gelmeyin” dememiş midir?
Oysa baktığımızda, günlük hayatın içinde kul hakkının çeşitli şekillerde yendiğine şahit olmuyor muyuz?
Elbette bunun hesabı sorulacaktır.
Topluma karşı “Ben” ya da “Benim” kelimelerini başa getirerek kurulan ve içeriği kibir yüklü olan tüm ifadeler, günah işlemeye başlamak demektir.
Eğer kişi bundan kendisini sakınmıyor, sakınamıyor ise vay haline.
Kul hakkı, yetim hakkı gibi haklardan söz etmeyi gereksiz görürüm.
Ancak, toplumun bir bölümünü bölüp böldüğünüz kesime “Benim” diye bakarsanız…
Geride kalanlar için hakaret içeren sözler söylerseniz, işte siz günah denizine düşmüşsünüz de haberiniz bile yoktur.
Ve eğer bu günahları, devlet yönetirken yapıyorsanız, toplum size cevap vermiyor ise toplum da günaha ortaktır.
Her şeyi bilerek, toplumu açlığa mahkûm ediyor, ancak zengini daha da zengin etme yolunda toplumun hakkını yiyorsanız ve bunu bilerek yapıyorsanız vay halinize…
XXX
Bu kelime üzerinde daha evvel de durdum…
Arapça kelime olan “NAS”, Kuran’ın değiştirilemeyecek hükümleri için kullanılır ve “Değiştirilemez demektir…
Allah’a karşı işlenen günahların dışındaki günahları işlememek, aslında “NAS” kuralının ta kendisidir.
O zaman “Biz NAS’ı uyguluyoruz” diyerek ekonomiyi tepetaklak etmek ve sonucunda da toplumun büyük bir bölümünü açlık ve sefalete sürüklemek NAS’a ne kadar uygun olur?
Gerek dış politikada alınan kararların sonucunda, gerekse iç politikada alınan kararlar sonucunda toplumun “Bam teline” basarak ne kadar NAS kurallarına ne kadar uymuş olunur?
O zaman tekrar edelim…
Dünyada iki günahsız insan vardır, biri ölmüştür günahları varsa hesabını vermeye gitmiştir, öteki ise henüz doğmamıştır.
Dönüp de kendimize hesap soralım…
XXX
Türk Milli Futbol takımı, önceki gün akşam Avusturya’yı 2-1 yenerek çeyrek finale yükseldi.
Kutluyorum ve başarılarının devamını diliyorum.
Kayseri’de yaşanan olumsuz olaylar nedeniyle toplumun bir arada maçı seyredip mutlu olmasını engelleyenleri de lanetliyor ve kınıyorum.
İdarenin bu konudaki tavrına gelince…
Ne desem boş…