“Sevmiyorsan sevme, neden bizim içimizi karatıyorsun” derseniz, ben de size “Haklısınız” derim.
Ben anlatayım, siz karar verin.
Haklı mıyım haksız mı?
XXX
Sabah güne kahve keyfi ile başlıyorum.
Beraberinde keyfimi dostlarla paylaşıyor, onlara günaydın diyor, sağlık ve huzurlu gün dileklerimi iletiyorum.
Ardından kahvaltımı yapıp, gerek TV kanallarında gerekse internette ekonomi haberlerini izliyorum.
Elbette buraya kadar olan süreçte hastane programım yok ise…
Sonra?...
Şimdi olduğu gibi, günlük saçmalıklarımı yazmak için bilgisayarımın başına geçiyorum. Eskiden “Daktilomun başına geçiyorum” derdik.
Şimdiki nesil daktiloyu bilir mi ki?
Evdeki eşyalarımın arasında elektrikli daktilom var, torunum görünce “Bu neee?” demez mi? Ayrıca iki tane de elektrikli hesap makinem var, onlara bile hayretle bakıyor…
Neyse, geçelim bunları, gençlerin bilmediği daha çok ley var ama kabahat onlarda değil ki, öğretemeyenlerde.
Anası-babası bile bilmiyordur belki…
Şimdi okullara “İmam” tayin etmişler.
Eskiden “Din ve ahlak” dersi vardı, din anlatılır, ahlak üzerinde de önemle durulurdu.
Biz, ilkokula giderken, sabah erken kalkar, sabah namazının arkasından mahalle camisine “Sabahlık” almaya giderdik ve “İbadet nasıl yapılır” orada öğrenirdik. İsteyen aileler gönderirdi çocuklarını, zorunluluk yoktu. Laik sistem böyle bir şey idi…
XXX
Devam edeyim…
Günlük yazım bitince gazeteye gönderiyor, Mustafa Cengiz kardeşimizi de haberdar ediyorum.
Bazen haberi olmuyor da…
Akşam haber saatine kadar geçen süreçte, televizyon izlemiyorum…
Hangi kanalı seçsen, haber kanalları hariç, abuk-sabuk, Türk töresine, edebine tamamen aykırı programlar ile dolu.
O arada IPAD’imden sadece eski sevdiğim komedi dizilerini izliyorum.
Haber saati geldiğinde SÖZCÜ TV kanalından Fatih Portakal’ı izliyorum, haberin ötesinde keyifli oluyor.
O saat geçtikten sonra ben yine komedi dizilerimi izlemeye devam ediyorum, yatıncaya kadar.
XXX
Peki, sevmediğim ne?
Haber programlarından sonraki diziler, tartışma programları.
İzlersem geriliyorum.
Hatta internet haberlerinin manşetine bakıp, içeriğine bakma gereğini bile duymuyorum.
Arkadaş, haberin başlığı ile detayı birbirini tutmaz mı? Bu nasıl bir haberciliktir? O da yetmez gibi, haberi sakız gibi çiğneye çiğneye yazmıyorlar mı, deli oluyorum.
XXX
Her gün birkaç haber…
Emekli maaşlarının artışını haber veriyor güya.
Dahası, Resmi Gazetede yayımlandığını bile yazan var.
Resmi gazetede yayımlandı ise, haberin içeriğinde kesin rakamlar verilmez m?
Yok…
Geriye doğru bir haftalık gazeteyi taradım, emekli maaşları ile ilgili yayınlanmış tek bir karar göremedim…
Şimdi söyler misiniz?
Ben bu yazılı ve görsel basının neresini seveyim?
Sevmiyorum artık, sevmiyorum arkadaş.
Mesleği de rezil rüsva ettiler.
XXX
Bazı haber sunucuları var örneğin…
Habere başlayacak, bekliyorsun…
“Ama ondan önce” diyerek başka bir şey anlatıyor. Ondan önce bir haber varsa onu ver, sonra da sıradakini. Bu nasıl bir haber sunumu?
TRT’nin ilk yıllarındaki spikerlerden hiç “Ama ondan önce” diye bir laf işittiniz mi? Hoş, o dönemi de aklı ererek bilen kaç kişi kaldı ki?
XXX
Gazetecilik mesleğinin de içine tükürdüler. Ben sizin nerenizi seveyim?
Daha dizilerdeki saçmalıklara girmiyorum haaa…
XXX
Sor ki “İzlediğin eski komedi dizileri de Televizyonlarda yayınlanmamış mıydı?” Haklısınız ama şu var, oradaki saçmalıklara komedi içinde gülüyoruz en azından.