Türk sanat müziğine meraklı olanlar çok iyi bilir, bir şarkı vardır çok güzel…
“Dertleri zevk edindim, bende neş’e ne arar” diye başlar ve sürer…
Bizler de yaşadıklarımıza bakıp, dert edindiğimiz konuların sonunda neş’emizi de yitirme durumuna geldik…
İsrail’in Filistin’de insanlık dışı terör yaratması olarak değerlendirdiğim saldırıları devam ederken, ülkemizde de ilginç olaylar yaşıyoruz hep beraber…
Önce şuradan başlamak isterim…
Gazetemizde Sorumlu Haber Müdürümüz ve köşe yazarımız Mustafa Cengiz, Cuma yazısında soruyor…
Üstelik, 10 puan vereceğini söylediği sorusu şu: “İsrail'in son Filistin saldırısı nasıl okumalıyız?”
Bu soruya doğru cevap vermek için, önce “Sarı öküzün” Filistin halkı tarafından nasıl Yahudi toplumuna verdiğini bilmek gerekir ki, bu kuşak bunu bilmez.
Çünkü tarih okumaz, tarihe merakı yoktur.
Oysa tarih bilmeyen toplumların gelecekte vermek zorunda kalacakları kararlarda çok yanıldıkları görülmüştür.
XXX
Anlatması uzun. Oldukça kısa geçmeye çalışacağım ve Filistinlilerin “Sarı öküzü” nasıl Yahudi ırkına verdiklerini anlatacam. Çünkü bütün mesele “Sarı öküz” hikayesinde…
Ayrıca bu hikaye, umarım son zamanlarda ülke topraklarını üç kuruş para karşılığında yancılara satılmasına izim verenlere de uyarıcı ders olur…
XXX
19. yüzyılın ilk yarısında Filistin'de hiçbir yabancının toprak satın alınmasına izin verilmiyordu. Bu, 1856'ya kadar resmi bir Osmanlı politikasıydı ve 1867'ye kadar uygulamadaydı. Siyonist hareketin ulusal özlemlerine gelince, Osmanlı İmparatorluğu, yakın zamanda çeşitli Avrupa güçlerine, diğer topraklarını kaybettikten sonra Filistin'in kontrolünü kaybedebileceğinden korkarak Filistin'de Yahudilerin kendi kendini yönetmesi fikrine karşı çıktı. Aynı zamanda, imparatorluğun sonunu isteyen Rusya'dan gelen pek çok Yahudi olduğu için, Yahudilerle de sorun yaşadı. 1881'de Osmanlı hükûmet idaresi (Babıali ), yabancı Yahudilerin Filistin hariç Osmanlı İmparatorluğu içinde herhangi bir yere göç edebileceklerini ve yerleşebileceklerini kararlaştırdı ve 1882'den 1918'deki yenilgilerine kadar, Osmanlılar Filistin'deki Yahudi göçünü ve toprak satın almalarını sürekli olarak kısıtladı. 1892'de Osmanlı hükûmeti, Filistin'deki toprakların Osmanlı vatandaşı olsalar bile Yahudilere satışını yasakladı. Bununla birlikte, 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında, Filistin Yahudi Kolonizasyon Derneği Filistin Arazi Geliştirme Şirketi ve Yahudi Ulusal Fonu gibi kuruluşlar aracılığıyla birçok arazi alımı yapıldı.
Yani, “Sarı öküz” verilmeye başlanmış oldu…
1930'larda arazilerinin çoğu toprak sahiplerinden satın alındı. Yahudilerin satın aldığı toprakların %52,6'sı Filistinli olmayan toprak sahiplerinden, %24,6'sı Filistinli toprak sahiplerinden, %13,4'ü hükûmet, kiliseler ve yabancı şirketlerden ve sadece %9,4'ü fellahlardan (çiftçilerden) satın alındı. 31 Aralık 1944'te Filistin'de büyük Yahudi Şirketler ve özel mülk sahiplerinin sahip olduğu 1.732.63 m2 alan ki yaklaşık % 44'ü Yahudi Ulusal Fonu'na aitti.
Kısaca anlayacağınız gibi “Sarı öküz” de gitti, anasının arkasından danası da gitti, öküz, öküzlüğü ile ortalıkta kala kaldı.
XXX
Biz topraklarını Osmanlı döneminde Filistin'de toprak satmanın yasak olduğunu bilmiyor muyuz biz.
Yeni nesil bilmese bile…
Türkiye’deki yeni nesil Osmanlıcılar bilmese bile…
Hadiyin be oradan…
Sahte Osmanlıcılar…