Ülkenin geleceğine yön veren iktidarın uygulamaları hakkında bir şeyler söylemek, yazmak, boşuna nefes tüketmekten öteye geçmediği ortada…
İktidarların alternatifleri ise, muhalefet partileri.
En yakın olanı parti ise, eğer doğru ve ilkeli yönetilir ve topluma kendilerini ve proğramlarını iyi anlatabilirler ise, elbette ana muhalefet partisidir.
Yani; ülkemizin siyasi yaşamı içinde bu konuma en yakın parti hiç kuşku yok ki CHP oluyor.
Önümüzdeki yerel seçimlere hazırlanması gereken CHP, hiç beklenmedik bir şekilde kurultaya giderken, bir de içi bomboş gaz tenekesi gibi, ne dendiği belli olmayan “Değişim” teranelerini sürdürmeye devam etmektedir.
İstanbul BB başkanı Ekrem İmamoğlu, ortaya değişim düşüncesinin fitilini attıktan sonra, içini doldurmamıştır.
İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığına mı adaydır, CHP genel başkanlığına mı?
XXX
Bu konuda birkaç kez yazdım ve bu yazıları, Kayseri’deki CHP temsilcisi, milletvekilimiz Sayın Aşkın GENÇ ile paylaştım…
İstedim ki GENÇ ile ben de gençleşeyim, konu üzerinde fikir alışverişinde bulunalım, düşüncelerini alayım.
Tık yok…
Pazartesi sabah 9,30 sularında telefon açtım, telefona da bakmadı…
Anladım ki yazıları okumuyor, okuyorsa da cevap vermeyi, kendisine atılan pasları gole çevirmeyi beceremiyor…
Aynen altyapıda oynayan futbolcu küçüklerin A takımına çıktıklarındaki beceriksizlikleri gibi.
Ya da seksen yaşına ulaşmış, beyni sulanmış adamla muhatap olmayayım gibi düşünüyor olabilir…
Eh; soyadı gibi genç ve aynı zamanda deneyimsiz Kayseri’mizin evladı, çiçeği burnunda, yetişecek siyasetçi.
Oysa kim olursa osun, kendisine çok yardım edecek olanlar, şehrin deneyimli gazetecileridir. Gazetecilerin rahl-i tedrisinden geçmeden, onlarla sağlam diyaloğlar kurmadan tam ve sağlam bir siyasetçi olunmaz.
Elbette bu yaşıma kadar siyaset içinde edindiğim deneyimlerden çıkardığım sonuç da bu…
Neyse; kendisi bilir elbette…
Kayseri şivesi ile bizi masirse (Dikkate alırsa) biz de gelecekte olu dikkate alırız. Ama iyi çocuk, bunu da biliyorum…
XXX
OSMAN OLA, YANGEL YAT…
İkisi de akademisyen…
Biri, Paleosismolog Dr. Ramazan Demirtaş, diğeri ise, deprem konusunda her tahmini hemen hemen cuk diye yerine oturak Prof. Naci Görür…
Paleosismolog, geçen tüm zamanlar içinde oluşan depremleri inceleyerek sonuca varmaya çalışan oluyor…
Daha doğrusu oluyormuş, öyle anladım okuduğum ve araştırdığımda…
Sayın Demirtaş Hoca, bu akademik kimliği ike Sayın Görür’ü, insanları yoktan yere telaşa sevk ettiğini söylüyor…
Dahası, iddialarının çoğunun yersizliğinden söz ediyor…
Hoca…
Varsayalım öyle, Görür, bilim insanı olarak uyarılarda bulunarak görevini yerine getiriyor ve insanların dikkatli olmalarını ve önlemlerini almalarını öneriyor…
Sen ne yapıyorsun?
Örneğin Kayseri’deki fau hattını bile görmezden geliyorun ki, tarik içinde büyük depremler üreten bir fay hattı burası ve senin konuna giriyor, diyeceği bit şey yok mu bu konuda?
Yoksa dur orada…
Osman ol, yan gel yat…