İnsanların ummak, umut etmek ve hayal kurmak gibi bir nitelikleri vardır ve o umutlarını, hayallerini gerçekleştirmek için sessiz ve derinden çalışırlar, olur ya da olmaz ama yine de çalışırlar, vazgeçmez, geçemezler…
2023 genel seçimlerinde, bozulan, insanları fakirleştiren, fakirleşmenin de ötesinde açlığa mahkum eden ortamı “kendileri yaptılar kendileri düzeltsin” demek suretiyle ve biraz da altılı masanın dünya çapındaki, siyasi hatasına tepki olarak AKP’ye oy verdi…
Bir yıl takip etti, tekrar varsıl hayatlarına dönmemin umudunu canlı tutmaya ve hayaller kurmaya çalıştılar…
Olmadı, olmadı, olmadı…
Bu gelişmeler karşısında, CHP’nin içindeki “DEĞİŞİM” söylemini doğru buldu, yerel seçimlerde CHP’yi geleceğin iktidarı olması umudu ve hayali ile birinci parti yaptı.
CHP’nin girdiği yol da söylemleri de doğruydu.
Sağlam bir muhalefet görevi ve kıvama geldiğinde de erken seçim ya da vaktinde seçimde iktidar olup, insanları açlık sürecinden çıkartacak programları uygulamaya koyması idi…
Ancak CHP, yerel seçimlerden bu yana, doğru olmasına rağmen, yanlış olan bir sürece soktu kendisini.
Normalleşme…
Kim normalleşecekti, neden normalleşecekti, nasıl normalleşecekti?
Bu, Türk siyasi hayatında bugün mümkün olmayan bir dilek, umut ve hayal idi. Ne yazık ki insanların umma, umut etme ve hayal kurma gibi bir nitelikleri olsa da, kurumların böyle bir lüksü olmaz, olamazdı.
Olmadı da…
CHP’nin normalleşme söylemini “Yumuşama” boyutuna çevirdi muhatapları önce. Sonra da bu söylemin arkasından yürüyerek peş peşe CHP’ye siyasi tuzakları peşi peşine kurdurlar ve kurmaya devam ediyorlar.
Çünkü karşısındaki partilerin siyaseten normalleşme gibi bir ihtiyaçları yok. Onların ihtiyaçları ve dayanılmaz arzuları, sonsuza kadar her ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak ve ideolojik düşüncelerini Türkiye Cumhuriyeti devletinin üzerinde uygulamaktı.
Bu dizi filmi bizler 22 yıldan bu yana izliyoruz, ne yazık ki karlı da çıkmıyoruz.
Tamam da CHP ne yapmalı?
Amansız bir muhalefet yapıp, iktidarın başında boza pişirmeli.
Ortaya koydukları değişim programının her tarafı ile “POGRAM” olarak ortaya koymalı, kurdukları “KABİNEYİ” de topluma süs olsun diye değil de sanki iktidarmış gibi yapacaklarını açık seçik anlatmalı.
İktidarın “Yeni anayasa” söylemini gerekiyorsa başlangıç ve ilk dört maddesine dokunmadan baştan toplumun tüm kesimlerini dâhil ederek “Yeni anayasa” topluma sunulmak üzere yazılı olarak ortaya koymalı.
Ekonomiyi nasıl düze çıkartacaklarını, hangi programları nasıl uygulayacaklarını, kaynakları nasıl, nereden bulacaklarını belgeleri ile ortaya koymalılar.
Bırakmalılar artık Cumhur İttifakı’nın peşini…
Ama yeri geldiğinde edep dışı sözlere, tehditlere de pabuç bırakmamalı, gereği gibi cevaplarını sert bir şekilde vermeli.
Çünkü “Cumhur İttifakı” ardı ardına CHP’ye siyasi tuzaklar kurmakta ve önümüze gelecek ilk genel seçimlerde de bunları yalan yanlış ortaya koyacaklardır.
CHP yönetimi buna asla izin vermemelidir.
Biliyorum, bu önerilerimiz hiçbir zaman CHP yönetiminin önüne gitmeyecektir. Yerel yöneticiler bile okumaktan ne yazık ki acizler.
Biliyorum, bir tek Milletvekilimiz Aşkın GENÇ okuyor, o da yukarıya doğru ulaştıramıyor anladığım kadarı ile.
Bu da Anadolu basınının kaderi zaten…
Şimdi soruyorum CHP’ye, senin adın UMUT mu?
Umut isen, toplumun UMUTLARINA cevap ver, UMUT değilsen, umudum diye ortada gezme.
Ki o zaman toksa toplumun hayallerini yıkan DOZER olursun.