Çoğu zaman aklıma takılan sorudur bu…
“TBMM’de ve dışında muhalefet partilerinin görevi nedir?” diye sorma ihtiyacını duyarım.
Elbette bilirim ki, muhalefetin görevi, yürütme organını denetlemektir.
Gerek nilletin adına, gerekse temsil ettiği, kendisine oy veren kitle adına.
Uzun bir geçmişte ve gelecek içinde tahmin ettiğim gibi, neredeler?
Eğer yürütme, halkın refahı açısından gerekli iş ve işlemleri yerine getiremiyorsa, muhalefet bir şekilde bunu ortaya koyacak, milleti aydınlatacak ve yürütmeyi denetleyerek doğrusunun yapılmasını sağlayacaktır.
Görevi budur bana göre…
“Bugüne kadar geçen zaman geçmişte kaldı gözüm, yeni şeyler söyleyelim” anlayışı içinde geçenleri değil ama önümüzdeki süreç içinde ne gördüğümüze, göreceğimize bakalım mı?
De ki baktık…
Ne görüyorsunuz muhalefetin görevini yapma yolundaki çalışmaları bakımından?
Benim gördüğüm koca bir hiç…
Diyebilir ki muhalefet partileri, “Miktarımız bu, sayısal olarak istediklerini yapabilme parmak gücüne sahipler, ne yapabiliriz?”
Geçen de yazdığım gibi, TBMM’nin genel kurul toplantılarını ilgimi çeker izlerim.
Şimdi mecliste 5 muhalefet partisi var.
Ne yapıyorlar dersiniz?
Konuşuyorlar, kabul edilmeyeceğini bile bile araştırma önergeleri veriyorlar ve zamana oynuyorlar.
Sonuç?
Kocaman bir hiç…
Kürsüye çıkıp konuştuklarında bile, çoğu kez zamana takılıyor, söyleyecekleri yarım kalıyor.
Neden?
Trübünlere oynuyorlar da ondan…
Bir tek memleketteki anasına, babasına, ablasına, eniştesine, kardeşlerine, dayısına, teyzesine, halasına selam söyleyemedikleri ile kalıyorlar…
XXX
Yürütme, bugüne kadar yanlış ekonomi politikaları nedeniyle (Pandeminin de etkisi elbette var) ekonomik darboğaza girdiği yerden bir şekilde çıkmaya çalışıyor.
Aklın yolu da bu, çıkmaz sokağa girdiysen geri döneceksin elbette.
Ancak o çıkmaz sokak dar ise, manevra kabiliyeti o sokakta sınırlı ise, geri geri aracı götürmek zorundaysan, bu kez dönüşte de taşa duvara çakılmadan çıkacaksın o çıkmazdan…
Buraya kadarını anlıyoruz da bu sırada muhalefet ne iş yapıyor, nasıl çalışıyor?
Ana muhalefet partisi, kongre derdinde, “Değişim” diyor da başka bir şey dğşünmüyor.
Diğerleri de güçleri, etkileri kadar yapmaya çalışsalar da bir işe yaramıyor.
Parmak sayısı, yürütmeden yana…
Bu millet, yaşadığı enflasyonun altında, edindiği gelir ile nasıl kalkacak, gerçekten merak ediyorum.
Cevabını bilen varsa, beri gelsin lütfen…
XXX
ASLINA DÖNÜŞ…
Değerli okurlar…
Dikkat ettiyseniz, köşemde kullandığım başlık değişti.
Rahmetli bir ressam ağabeyimizin çizimidir ve Muğla’da yayımlandığı yıllarda Muğla Postası Gazetesi sahibi ve başuazarı rahmetli Mehmet Menteşeli’nin köşesinin başlığıdır.
“Çimdik” kelimesi, önünde kuyruklu frankı, başında melon şapkası ile konuşan tomlulca bir siyasinin poposuna “k” harfinin uzandısı ile “Çimdik” atışıdır.
Sağlığında kullanma izni almıştım, uzun zamandır da orjinalini arıyordum, oğlu Osman Menteşeli gönderdi, kendisine çok teşekkür ediyorum.
Aslında başlık, tek başına bir sayfa yazıya bedeldir…
Bizi “Köşe yazarı” ve “Gazeteci” olarak yetiştiren de bu başlık va rahmetli sahibi Mehmet Menteşeli’dir.
Saygı ile anıyorum…
Köşe yazılarım, bu başlık ile daha bir anlam taşıyacağına inanıyrum.
Gazeteciğin etik değerleri ile, edep ve adap dışına çıkmadan, ahlaki değerlerimizden vazgeçmeden, olanca dürüstlük içinde gördüklerimizi biraz da başlığın mizahi görüntüsü altında yazmaya çalışıyorum.
Elbette ne kadar başarılı oluyrum, orası sizlerin takdirinde…
Siz okudukça biz varolacağız elbette.
Attığımız çimdikler, narin ciltlerde esaslı bir acı yaratır da yaşlanmış ciltlerdeki etkisi biraz azalıyor ne yaparsak yapalım.
Bu duygular içinde kalın sağlıcakla…