Size karşınızdaki bir şey anlatır.
Anlatım itibariyle doğrudur ama, gerçek öyle değildir.
O zaman cevap verirsiniz…
“Tamam da kazın ayağı öyle değil…”
Dersiniz ve kazın ayağı ile tavuğun ayağının arasındaki farkı anlatmaya başlarsınız, tabir karşınızdaki ikisi arasındaki farkı bilir de, anlamazlıktan gelir, size kazın ayağını kakalamaya çalışır…
XXX
Ne deniyor?
“En düşük emekli maaşını 66 liradan 10 bin liraya getirdik, nereden nereye...'”
Bunu derken gerçekten “Ekonomist” görüşü ile mi söyledi, yoksa siyasetçi propaganda sözü mü?
Ben, 1969 yılında Türk Ticaret Bankasında çalışırken, aylık maaşım 670 lira idi.
Sahabiye Mahallesinde Öğretmen Amcanın evinde aylık 20 lira kira ile oturur ve evimi gül gibi geçindirirdim.
Yine 1988 yılında emekli olduğumda aldığım emekli maaşı ile yine çok şeyleri alırdım.
Bugün emekli en düşük maaşı 10 bin lira, sefalet içinde. İşçinin asgari ücreti 17 bin 2 kira, sefalet içinde…
2002 yılından önce herkes gül gibi geçinip gidiyordu şimdi nereden nereye geldik. Anlayan var mı?
XXX
Diğer yandan…
Paranın değeri, üzerinde yazılı nominal değerlerle ölçülmez her zaman.
İyi bir ekonomist, o nominal değerdeki paranın, çarşı-pazardaki alım gücüne bakarak karar verir.
Ne kadar para ile ne kadar alım gücüne sahip oluyorsunuz?
İşte o zaman “Kazın ayağının” gerçek görüntüsü ile ortaya çıkar ve tavuk ayağı ile olan farkı da ortaya koyar…
Elbette nereden nereye geldiğimizi çok iyi biliyoruz da nereden nereye getirildiğimizi, getirenler biliyor mu?
XXX
Kayseri’den bir dostum, sabah Kar yağışını gösteren bir fotoğraf koyarak, şöyle bir mesaj atmış….
“İbrahim Abi… Kayseri’ye Mart karı yağdı…”
Hani diyor ki “Bak sana çok güzel bir pas, voleyi çak, topu doksana gönder…
Ben de öyle yaptım, cevap verdim…
“Aman Mart Karı Kayseri’ye yağsın da başka bir yerimize yağmasın…”
Zaten yağacağı kadar yapmadı mı?
XXX
Kayserispor kulübü başkanı Sayın Ali Çamlı, şöyle bir beyanda bulunmuş…
“Bugün bu kulübün geldiği nokta belli… Ben daha hiçbir şey açıklamadım. Sezonun finalinde bu kulüpte kim ne yapmış ne yapmamış, hepsini açıklayacağım.
Kamuoyu bunu bilecek. Burası Kayseri'nin malı… Kimsenin babasının malı değil. Burası keyif çatma veya şan şöhret yarıştırma yerleri de değil.
Buralar, milyonlarca Euro’nun, milyonlarca bütçenin idare edildiği bir yer. Eğer bilmiyorsanız yönetmeyeceksiniz. Hesap sorulabilirliğine inanmıyorsanız bu işe oturmayacaksınız. Bu kadar basit…”
Sayın Ali Çamlı, size önerim…
Eğer açıklayacağınız bir şey varsa, giderayak açıklama yapmanızın bir faydası olmaz, buyurun şimdi açıklayın, ne oluyorsa bilelim…
Bir; evet, Kayserispor, Kayseri’nin malı da biz malımız olduğundan çok emin değiliz.
İki; kulüp içinde ne kadar para döndüğünü de biliriz ancak bugüne kadar bir şeffaflık görmedik…
Üç; şan ve şöhret için gelenlerin akıbetlerini de geçmişte biz çok görmedik, Kayserispor tarihi onları “Başkan” ya da “Yönetici” olarak yazsa da, geldikleri gibi gitmediler hiçbir zaman…
Sizi de Kayserispor tarihi “Başkan” diye yazacak elbette…