Millet, kendisini yönetmesini isteyeceği partileri iktidara taşımak için sadık başına gitti.
Seçime katılım yüzdesi oldukça yüksek idi…
Sanıldı ki, meydanlar sandık içine de yansıyacak...
Özellikle deprem bölgesinde halkın yaşadığı sıkıntılar, topyekûn milletin ekonomik sorunlarımız da sandığa yansıyacak ve ilk turda “Yeter” denilerek muhalefet, altı partiden aldığı güç ile iktidara gelecek…
Deyim yerinde ise millet te “Millet ittifakı” da tam anlamı ile ters köşe oldu.
Peki neden?
Elbette bunun analizi yapılmalı değil mi?
Ben “Siyaset bilimcisi” gibi lafı eveleyip geveleyecek değişim. Bir reklamla çocuğun dediği gibi “Düm dük” konuya kafadan gireceğim arkadaş…
XXX
İktidardaki partinin karşısına “Güç” olarak çıkmak için 6 parti, oturdular, konuştular, sonunda bilmem kaç sayfalık, bilmem kaç maddelik “Yol haritası” veya “İcraat programı” diye adlandırabileceğimiz tuğla gibi bir kitap ortaya koydular.
Alâ-ı valâ o metnin altına namus ve şeref imzaların attılar, açıkladılar.
Sıra geldi, Cumhurbaşkanı adaylarının açıklamasına ki aday baştan beri üç aşağı beş yukarı belli idi. Her ne Kadar Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun ismi geçse de.
Bir bakıma olmayacağı CHP kanadı tarafında belli idi…
Her ikisinden boşalacak başkanlık makamı, AKP’nin eline geçecekti ki, bu kabul edilebilir bir şey değildi.
İşte bu noktada işler karıştı…
XXX
Aslında bizim kabaca, edep dışı bir atasözümüz var…
Söz “Nerede çokluk…” diye başlar ve devam eder.
Tam o aşamaya geldi.
Ayrıca parti liderleri, koltuk peşine düştüler. Olumsuz gelişmeler, olumluya döndürüldü gibi gösterilerek, beş partinin genel başkanları ve iki belediye başkanı “Cumhurbaşkanı vekili” olarak görev yapmak üzere karar kıldılar, yola çıktılar…
Bilinmesi gerekir ki bu durum seçmen gözüne “Olumsuz” yansıdı…
Diğer yandan, rakibi ittifak sürekli terör örgütleri ile işbirliği içinde olduklarını vurguladılar. O ittifakın olumsuz yönlerini halka anlatmadılar, anlatamadılar.
Sürekli “ekonomik çöküş” üzerinde yoğunlaşsalar da, bana göre onda da tam başarılı olduklarını göremedik.
Elbette bir de Muharrem İnce ve Sinan Oğan faktörü vardı, göz ardı edilemezdi.
Sonuç olarak 14 Mayıs Pazar günü sandıktan herkesin tıraşı gözünün önüne döküldü…
Meclis çoğunluğu mevcut iktidarda kalırken, Cumhurbaşkanlığı ne İsa’ya yaradı ne de Musa’ya.
Hele millete hiç yaramadı, tüm sıkıntılar eğer çözülecek idiyse, 15 gün sonraya kaldı…
İkinci turda ne olur?
Bilmem ama “Doktor ne yerse yesin dedi” olur bence…
Sonuç olarak şu ki, millet ittifakının siyasi mühendislik hesabı da deprem altında kaldı.