Bugün sabah keyf ile kalktığımda, içimden bir güzelce “Harmandalı” oynamak geldi.
Nedenini bilemiyorum ama keyifli olduğumu biliyorum.
İki döndüm, baktım olmuyor, işte o zaman dört-beş yaşlarıma dönmeyi çok istedim.
Ne vardı dört-beş yaşlarımda?
O yaşlarda gittiğimiz Aydın’ın köylerinde “Memur çocuğu” diye efeler benimle çok ilgilenirlerdi ve bana harman dalı oynamasını öğretmişlerdi de çok güzel harmandalı oynardım, şimdi azbuçuk unutmuşum…
Neyse geçelim harmandalı oyununa…
Millet, CHP’nin Türkiye genelinde % 37,8 oy ile birinci partisi olması üzerine zaten Erik Dalı oynamaya başladı bile de, nereye kadar erik dalı?
Sonra akıl edin, ne diyor türküde?
“Erik dalı gevrek olur, basmaya gelmez…”
Tam da böyle önümüzdeki süreç…
Erik dalına fazla basıp da sevinmeyelim.
Tamam, millet olarak iktidara gerekli tepkimizi en sağlam ve dikkat çekici ve acımasızca bildirdik, ama gelecek günlerimizde iktidar da ekonomideki sıkıntılar nedeniyle bizim sevincimizi kursağımızda bırakacak.
XXX
Yaşadığımız ekonomik sıkıntının altından o kadar güzel ve harmandalı veya erik dalı oynayarak kalkamayacağımız ortada.
Anca uzun hava ya da ağıt, anca kurtarır bizi.
Dahası, bu iktidarın ekonomiyi düzeltmek gibi bir becerisinin kısa zamanda olmayacağını da bilmemiz gerekiyor.
Cücük kadar emekli maaşları, açlık sınırı altında asgari ücret, alım gücünün düşmesi, piyasalarda nakit akışının azalması, enflasyonun başını alıp gitmesi, faizlerin yükselmesi…
Bu olumsuzlukların hemen ve kolayca düzelmesini beklemek safdillik olur…
Bugün bir erken seçim olsa da bu sistem ile iktidar değişse bile, kısa sürede bu tahribatın altından kalkmak olası değildir.
Ama iktidar, umarım milletten gerekli mesajı almıştır.
Çünkü milletin gerçekten dayanacak gücü kalmamıştır ve yerel seçim sonuçları da bunun kanıtıdır.
XXX
Bir başka konu…
Bu süreçten ve bu sonuçtan sonra iktidar, bozduğu her alanı tamir etmeye başlayacak mı?
Asıl konu bu, ama ben sanmıyorum.
XXX
Lev Nikolayeviç Tolstoy…
Rus yazar ve asker. Dünya tarihinin en iyi yazarlarından birisi olarak bilinmektedir.
Şöyle diyor: “Kimseyi küçümseyecek kadar büyük değilsin…
Çünkü gün gelir; Küçümsediğin her şey için önemsediğin bir bedel ödersin.”
İşte millet, o bedeli ödetmeye başladı…
Anlayan olursa elbette…
XXX
ÜZÜLDÜĞÜM KONU…
Kimseyi bilerek, isteyerek ve kasten üzmedim hiçbir zaman.
Yazdıysam, zaten yazmışımdır, üzeceğimden değil, eleştireceğimdendir.
Dünkü yazımda, Kayseri seçim sonuçlarını değerlendirirken, CHP’nin büyükşehirde % 14,3 oy alarak dördüncü parti olduğunu ifade etmiştim.
“Dördüncü değil, üçüncü” dediler ve bir futbol adamımız ilginç bir benzetme yaptı…
“Avaraj nedir bilmez misin? Avarajla üçüncü partiyiz” dedi…
Yine dünkü yazıma adayların birinden tepki geldi, sitem üstüne sitem, Allahtan bi küfür etmediği kaldı. Etmezdi de zaten, edebi izin vermezdi. Ancak üzüldüm sözlerine…
Ama bir kez daha açıklık getireyim…
CHP adaylarının seçilememiş olmaları, adayların kusuru ya da beceriksizliği değildi Kayseri’de.
Hepsi de var güçleri ile çalıştılar, emeklerini ortaya koydular, 4 ilçede de CHP kazandı.
Ancak alınan oyun sonucu, şunu bir kez daha gösterdi…
Kayseri seçmeninin yapısı bu kadar, düşüncesi bu, AKP’nin oyunun % 60 küsürlerden % 38 e kadar düşmesi de dar gelirlinin, emeklinin, küçük esnafın, her gün yatağına aç giren insanların oyları ile olmuştur.
Kayseri’deki tuzu kurular ve sırça köşkte oturanlar, akıllarını ve inançlarını kiraya verenler de AKP ile YRP’yi ön plana çıkartmıştır.
Son cümle… Okuduğumuzu iyi anlayacağız ve karşı cevap verirken de düşünerek vereceğiz.