Öncelikle ve en kestirme yoldun söylemeliyim ki, meydan meydan nutuk çekmek değil ihtiyacımız…
Her il, ilçe, kasaba, köy demeden, sokak sokak, kapı kapı, gerekiyorsa en hassas olduğumuz konuyu, yani dini siyasete alet etmemeyi bir kenara bırakıp, cami cami, gerçekleri bilimin ışığı altında yetkin kişilerle insanlara anlatmak olmalıdır.
Ama görünen o ki, meydanlara çıkıp yine nutuk atılacak, yine meydanları dolduran kalabalık okunmaya çalışılacak.
Eğer meydanlara toplanan kalabalıktan bir şey çıksaydı, rahmetli Osman Bölükbaşı çıkarırdı.
Hiçbir parti lideri, onun kadar meydanları dolduramadı zamanında. O da o ünlü sözünü söyledi, “Başağınız bol ama, deneniz yok…”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin kuruluşunun 100. yıl dönümü etkinliğinde, “CHP, Türkiye’nin içinden geçtiği bu sıkıntılı dönemde umutsuzluğu yıkacak tek adrestir. Çünkü CHP, Türkiye’nin içinden geçtiği bu sıkıntılı dönemde umutsuzluk aşılanamayacak tek adrestir. Biz başaracağız; tek adam rejimine karşı, diktatörlüğüne karşı elbette biz kazanacağız. Cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandıracağız” diyor…
Bir başka konuşmasında, “Topluma kendimizi anlatamadık” diyor…
Bu tesbitiniz doğru CHP’nin “Şimdilik” genel başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu.
Bir başka gerçek daha var, CHP’nin genel başkanının kişi olarak kim olacağı çok da önemli değil. Önemli olan kuruluş felsefesini bütün çıplaklığı ile topluma anlatacak ve o kadroyu oluşturacak, partiyi bu yolda yönetecek kişi olması önemli.
Cumhuriyeti…
Cumhuriyetin ilkelerini, yani laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti ilkelerini…
Devrim yasalarını ve gerekçelerini…
Hukukun üstünlüğünün neden olmazsa olmaz olduğunu…
İnsan hak ve özgürlüklerinin ve özgür düşünebilmenin önemini…
Toplumun aklını kendisi kullanmasının gerekçelerini…
Cumhuriyetten ve demokrasiden başka yönetimlerin, ülkenin bağımsızlığına indirilmiş darbe olacağını…
Ve daha benzer bir sürü ilkeler…
Bunları anlatmadan, insanları ikna etmeden, insanları din tacirlerinin eline ve insafına bırakarak bir yere varmanız mümkün olmadığı gibi, bir 70 sene daha muhalefetten kendinizi kurtaramazsınız.
Yani Sayın Genel Başkan, ver gazı toplum ardınızdan gelsin, olmaz. Bakarsınız ki yarısı yolda geri döner, döndürülür.
XXX
Kayseri’de 4. OSB’nin kuruluş hazırlıkları başlamış.
İstihdam açısından elbette sevindirici bir haber. Ayrıca merakım, 4. OSB’den hangi sanayi sektörü yer alacak? Kayseri ilinin klasiği koltuk-kanape sektörü mü, yoksa daha başka sektörler de yer alıp, yerli girdiler ile ihracata dönük üretim yapacak mı?
Bir başka kafama takılan sorun da şu…
Müteşebbis heyeti içinde Valilik, Büyükşehir ve Kocasinan belediyesinin görevi nedir? Onlar da mı üretime katkı sağlayacaklar yoksa sanayiciyi bir şekilde kontrol altında mı tutacaklar? Sanayici ve üst kuruluşunun gücü OSB kurmaya ve yönetmeye gücü yetmiyor mu? Belediyeler neden pay sahibi oluyor?
Bu soru için Kayseri Sanayi Odası Başkanı Sayın Mehmet Büyüksimitçi’yi aradım ve sordum…
Demek isterdim ama, soramadım…
Benim yazı yetiştirmek gibi bir sorunum vardı, sanırım ve haklı olarak onların da meşguliyetleri(!) vardı. Ben de İzmir Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi Genel Müdürü Sayın Mükremin Zülkadiroğlu’nu aradım, sordum.
OSB kuruluş aşamasında yasal zorunluluk imiş.
OSB’de doluluk oranı yüzde 51’i geçtiğinde de müteşebbis heyetin görevi sona erermiş. Daha da geniş bilgi verdi ama oralara girmeye gerek yok, verdiği bilgilere göre yasal uygulaması doğru bence.
Kayseri 4. OSB’nin sanayicilere ve ülkemize hayırlı olmasını dilerim…
XXX
Değerli okurlar…
Bugün (Dün) okullar açıldı ve 2023-2024 eğitim ve öğretim yılı başladı.
Öğrenci evlatlarımıza başarılar dilerken, öğrenci velilerine de bugünün ekonomik koşullarında kolaylıklar diliyorum.
Tuzu kuru olanlar için elbette sorun yok, ancak tuzu nemli olanlar, tuz kabına pirinç taneleri koyacaklar ama, nereye kadar nemi alacak, orası belli değil.
Okullarda kırtasiye masrafları aldı başını gitti.
Eskiden çocuklar, kendilerine en yakın okullara, evlerinden yürüyerek giderdi, şimdi servis sistemi çıktı, servis ücretleri de aldı başını gitti.
Üniversite öğrencileri için ise, barınma ve beslenme ayrı bir dert oldu.
Bu koşullar altında çocuklar ve gençler nasıl faydalı bir eğitim alacaklar, doğrusu anlamakta zorlanıyorum.