Anladınız değil mi?
Arıyor yine. Ya asfalyalarımı attıracak, şirazemi kaydıracak, ya da yine bi şey yumurtlayacak, dur bakalım dedik ve telefonu açtık…
“Buyur…”
Bilinen tavır ile cevap…
“Buyuran kölen olsun da abi, madem cenaze namazı diye bir şey yok, onu annadık da, mezarlıklardaki ölülere “Yasin okuyanlara ne diyorsun?”
Tam da dayaklı değil mi?
“Sana ne, kim ne okursa okusun, sana neeee, kapat telefonu…”
Telefonu kapattık ama konu da kafama takılmadı değil…
XXX
Kayseri’de örneğin, genellikle defin işlemi biter, hoca efendiler sıra sıra otururlar, bir de ses yükseltici ile ellerinde mikrofon olur, Yasin suresini okumaya başlarlar…
Tabi biraz da zengin cenazesi ise!...
Biri bırakır, öteki kaldığı yerden devam eder ve okunabilecek en hızlı bir şekilde Yasinn bitirilir, ardında da bir Fatiha suresi, işlem tamamdır…
Elbette bu bir örftür, gelenektir, denecek de pek bir şey yoktur.
Ancak bilinmesi gereken şey burada, Kuran’ın ölüler için değil, diriler için olduğudur. Yani, ölenin hiçbir işine yaramaz kuran, dirilerin de ibret alması, doğru öğrenmesi ve ona göre davranması da ayrı bir konudur.
XXX
Elbette mezarlık ziyaretleri yapılmalıdır, bu aslında gereklidir de. Bundan murat, sonuçta birkaç metre bez ile gideceğin son yeri görmek ve dünya hayatını ona göre düzenlemek için ibret alma yeridir.
Mezarlık ziyaretinin de bir adabı vardır…
Mezarlığa giren, kabirlere öyle seslenebilir…
"Ey müminler ve Müslümanlar diyarının ahalisi, sizlere selâm olsun. İnşallah, biz de sizlere katılacağız. Allah'tan bize ve size afiyet dilerim."
İlla ki birebir bu sözlerin söylenmesi gerekmez, cümlenin anlamını içselleştirip, uygun bir şekilde selam vermek elbette uygun olur.
Peygamber Efendimiz, zaman zaman geceleri Baki' kabristanına gelir ve “Müminler yurdunun sakinleri, sizlere selâm olsun. İnşallah biz de size katılacağız. Bizler ve sizler için Allah'tan afiyet dilerim; Allah'ım, Baki' kabristanında bulunanları bağışla.”
Diye seslenir ve dua ettiği rivayet edilir…
XXX
Bir de çok ilginç bir şey var…
Elinde bir kitap…
İçinde Arapça Yasin Suresi…
Okuyan, Arapçasını okumasını da bilmez ama…
İlerleyen sayfalarında, Latin harfleri ile ve Arapçasının okunuşu ile yazılan bölümden Yasin okumaya başlar…
Anlar mı?
Yok, zerresini/kelimesini anlamaz ama okur…
XXX
Herkes bildiği gibi mi yapsın, yoksa doğrusunu mu öğrensin?
İşte bütün mesele de bu değil mi?