Beni telefonla arayan çok olur. Eş-dost sağ olsun.
Sizin de bildiğiniz biri var ki, işte onun ne zaman arayacağı belli olmaz. Telefon açtı mı, sinir uçlarıma dokunuyor, şirazemi kaydırıyor, dengemi de moralimi da bozuyor.
Diyebilirsiniz ki “engelle” ama engellenecek gibi değil ki, başkasının telefonundan yine arıyor, 30 senelik telefon numaramı mı değiştireyim onun yüzünden?
Yine bulur merak etmeyin.
Aradı, zorunlu açtım.
“Buyur…”
“Buyuran kölen olsun emiiii.” dedi…”
“Uzatma da söyle” dedim, başladı…
“Hadi” dedi, hadi yazsana, korkuyor musun?”
!!!!?????
“Neden sustun?”
“O’lum, sen kafayı mı yedin, ne şeeel soru len?” dedim…
“İşte o şeeel soru. Neden yazmadın, korktun mu?”
Aklı sıra beni dolduruşa getirmeye çalışıyor.
Biliyor ya vitesten atınca ne oluyor…
“Korkmuyorum da, yazmıyorum da var mı diyeceğin?”
XXX
Ben kokuyorum, evet…
Düşünebilen, aklını kullanma yeteneğine sahip olan herkes korkuyor.
Korkmayanlar, aklını kullanamayan, düşünemeyenler. Geleceğini göremeyenler, görmeyenler ancak korkmaz da, bodoslamasına gider ve gittikleri yolun sonu, kalınca bir duvardır, bir gün gelir o duvara toslarlar.
Bu arada yine bir türkü, ama değiştirdim de söyledim aklımca…
“Gidin bulutlar gidin, Ata’ma selam edin / Atam rahat uyusun, uykudakiler düşünsün…”
Bugün Cumartesi, canım yazmak istemiyor, ancak bu kadar olabildi. Zaten telefonu kapatana kadar canım çıktı. İzninizle…