Paris Olimpiyatları bitti ve Türkiye, 3 gümüş ve 5 bronz olmak üzere 8 madalya ile ülkesine döndü.
Ayrıca 18 spor dalında 54 kadın, 47 erkek olmak üzere, toplam 101sporcu ile temsil edildik.
Tahmin ediyorum ki, bu sayının en az dörtte biri kadar çalıştırıcı ve yönetici de olimpiyatlar süresince Paris’te kaldılar.
Başarı ve getirilen madalya sayısı sizce yeterli mi?
Elbette değil, ancak suç da ağırlıklı olarak sporcuların da değil.
XXX
Bu konunun üzerine gidersek görürüz ki, devletin gençler üzerinde sporcu yetiştirme gibi bir politikası yok.
Saldım çayıra, Mevlam kayıra gidiyoruz her şeyde olduğu gibi.
Oysa ABD ve ÇİN, 140 madalya kazandılar ayrı ayrı.
Türkiye ise, madalya sayısı bakımından en son sırada sanırım.
Tamam da ABD ve ÇİN, bu madalyaları nasıl topluyor dersiniz?
Çok açık, devletlerinin spor politikaları var ve yetenekli çocukları spora yönlendirirken, onlara her alanda olanak sağlıyorlar.
Eğitimlerini önem veriyorlar, okullarında burs veriyorlar, eğitim masraflarını karşılıyorlar ve yetişmeleri için gerekli alt yapıyı da emirlerine veriyorlar.
Şimdi sormak isterim, Türkiye’de Gençlik ve Spor Bakanlığı ne iş görür?
Var mı Türkiye’nin spor politikası?
EĞİTİMLİ sporcu yetiştirmek için ne gibi alt yapımız var?
Bu soruların hiç birine “Evet, var…” diye cevap veremezler, çünkü yok…
Sporcular, kendi olanakları ve çalışma iradeleri ile yola çıkıyorlar, başarılı oluyorlar ya da olamıyorlar. Başarılı olamamış olmak, onların suçu değil.
XXX
Dahası…
Eskiden spor kulüplerinin alt yapı eğitim merkezleri vardı.
Örneğin Kayserispor’un alt yapısından yetişen çocuklar, A takımında top koştururdu.
Peki şimdi?
Altyapıdan gelen 8 futbolcu var, bunlar A takımı ile antrenmana çıkıyorlar ama, takımda yer bulamıyorlar.
Neden?
Oysa şuradan buradan alınan futbolculara çuvalla para ödeniyor, sonra da klüp borç batağına sokuluyor, iş mi bu?
XXX
Bir dönem Kayseri’de basketbol popüler spor idi…
Ahmet Çadırlı, Nihat Koçyiğit, Ahmet Han Konaç, rahmetli Halil Kocabeyoğlu…
Bunların verdiği emekleri yok sayabilir misiniz?
Futbol alt yapısında, Fehmi Kuş, Uğur Yıldırım…
Amatör sporlarda Mücahit Pekçetinkaya…
Bunlar unutulur isimler mi?
Elbette daha başka isimler de var ama hatırlayamadım, bağışlasınlar…
Bireysel sporlarda, özellikle boks sporunda…
Garip Erkuyumcu, Celal Sandal, Ali Hasetçi, Faruk Hasetçi…
Yok mu sayalım bunları?
Peki, bugüne kadar arkalarından gelen oldu mu?
Ben hatırlayamıyorum, varsa da affetsinler beni…
Uluslararası yarışmalarda madalya almak önemli, rengi ise hiç de önemli değil bence.
O kürsüye çıkıp bayrağımızı dünyaya gösteriyorlar mı?
İşte o bizim gururumuz…
Son söz…
Gençlik ve Spor Bakanlığı, bu konu üzerine ciddi olarak eğilmelidir.