Bir maymuna, gideceği maymun cennetindeki muzların miktarını hatırlatarak, elindeki muzu almaya ikna edemezsiniz…
Ama…
Bir Müslümana cennet vaat edip, elindeki oyu yıllarca alabilirsiniz ve aldılar da…
Elbette toplumun yapısı bu olunca da, ekonominin de sosyal hayatın da, dış politikanın da ve hatta komşularımız ile olan ilişkilerimiz de akla uygun ve verimli bir şekilde herkesin mutlu olacağı şekilde yürümez, yürütemezsiniz.
Hele ki birisi “Ben” diyor ve devleti de partisini de tek başına ve aklınca yönetiyorsa…
Bir gün dediğini, öteki güne uyduramıyorsa…
Ülke olarak daha çok cennetteki muzların miktarı ile aldatılıp, elimizdeki muzları vermeye razı oluruz.
Toplumun büyük bölümü için cennet, sanılır ki kurtuluşun kapısıdır her şeye rağmen.
Oysa cennet ki vardır, aklını kullananlar için vardır.
Cennetin kapısı, ibadet ile ya da ibadet ile birlikte, insanlara karşı göstereceğiniz saygı, sevgi, muhabbet, merhamet ve adalet ile davrandığınızda, hak yemediğinizde, israf etmediğinizde, yetim hakkı yemediğinizde, yalan söylemediğinizde, edebinizi asla bozmadığınızda açılır.
O nedenle…
Ne maymunların elindeki muza göz koyun, ne de toplumun mutluluğuna.
Her ikisi de sizi yakar, kül eder, farkında değilsiniz.
XXX
Oysa bilinmesi gereken şey şudur.
Başımıza toplum ve ülke olarak ne kadar olumsuzluklar geliyorsa, nedeni, doğrudan toplumun kendisidir. Çünkü olayları yaratanları da yaratanlar toplumun bizatihi kendisidir.
Şöyle der Oscar Wilde: “Kar tanesi bilmez ki çığ içinde çığa sebep…”
Tepemize çığ düşüyorsa eğer, o çığın içindeki kar tanesi değil miyiz?
Bilinçsiz ve aklımızı kullanmadan verdiğimiz kararlar değil mi?
Hz. Mevlana: “Dünyada olabilecek her bir olay için, misal âleminde sayısız ihtimal uyur…”
XXX
Görüyoruz ki iktidarın ayağı tapırdıyor, gidici…
Devam edebilmesi içini topluma bir oyalama kâğıdı verip, elindeki muzu alması gerekiyor. O da hazır; Suriye ile ilişkilerin normale dönmesi için yapılacak çalışmalar.
Peki, toplum olarak bir gün söylediğinin ertesi gün tersini söyleyenin, dış politikada da aynısını yapanın, konuyu çözebileceği kanısında mısınız?
Beşar Esad, bugüne kadar yaşananlardan sonra, ön şart koşmadan ki koşuyor, üstelik bir de Türkiye’ye gelerek Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın karşısına oturur mu?
Oturmaz diye düşünüyorum, ancak siyaset o kadar karmaşık bir olay ki, olur dediğimiz olmuyor, olmaz dediğimiz şeyler ise olabiliyor.
Ancak toplum olarak biz kendimize bakalım…
Gerekiyorsa kar tanesi olup bir araya gelerek çığ olalım, gerekiyorsa, maymunun kaptırmadığı muzları, insan olarak biz kaptıralım…
Karar sizlerin…
XXX
İnsan olarak şunu çok iyi bilmeniz gerekir…
Dünyada kibrinize kapılıp da “kendinizin” sandığınız her şey Yüce Allah’a aittir.
Şu Ayete dikkat…
A'râf Suresi, 54. Ayet: “Şüphesiz ki sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah’tır. Gündüzü, ısrarla kovalayan geceyle örter. Güneş, Ay ve yıldızları emrine amade kılıp, boyun eğdirendir. Dikkat edin! Yaratmak da emretmek de Allah’a aittir. Âlemlerin Rabbi olan Allah, ne yücedir.”
XXX
Salı günü saat 21:00’da Yurt genelinde bir protesto gösterisine şahit olduk. O saatte evlerde lambalar bir dakika süre ile açılıp açılıp kapatıldı.
Bu eylem, geçmişte bir kez daha denenmişti. Bakalım bu kez iktidar üstünde ne gibi etkisi olacak, bekleyip göreceğiz de ben çok da umutlu değilim…