Geç de olsa, çalışmaya çalışan Anadolu gazetecilerinin gününü kutlarım.
Anadolu’da gazetecilik yapmak, sanıldığı kadar kolay bir iş değildir, tarafsız gazetecilik yapmak için yürek ister, sermaye ister.
Çünkü; Anadolu basınının en büyük sıkıntısı, gelir kaynakların kıt ve yetersiz olmasıdır. Bu nedenle de gazete sahiplerini bağlı olmaya zorlar.
10 Ocak, “Çalışan gazeteciler” günüdür tüm dünyada…
Ne zaman çalışmayan, çalışamayan gazeteciler günü oluşturulacak, merak ediyorum doğrusu.
O gün, milletvekilleri ve bir takım iş insanları, Atatürk anıtına çelenk koyduktan sonra, Cemiyeti ziyarete gitmişler.
Orada AKP Milletvekili Hulusi Akar, “Biz buraya her geldiğimizde, ziyaret ettiğimizde böyle samimi, iç içe, önce Kayseri’miz olmak üzere ülkemizin sorunlarını, işlerini konuşma, görüşme fırsatımız oluyor, karşılıklı hasbihal etme imkânımız oluyor. Bunlar bizim için çok önemli ve değerlidir” ve gazetecilerin sorunlarına değinmiş.
Gazeteciler sorunlarını bir bir anlatmış mı?
Bunun üzerine CHP Milletvekili Aşkın genç, ülkemizdeki gazetecilerin sorunlarına değinince, Sayın Akar cevap verme zorunda hissetmiş olmalı ki, şöyle demiş…
“Herkes herşeyi söylüyor. Memlekette yasalarla belirlenmiş olan suçlar var. Avrupa’da Amerika’da buna benzer basın uygulamaları olmadığı için herhangi bir eşit işlem yapılmıyor. En ufak bir şey yapıldığında bir gazeteciye bir televizyoncuya neler yapıldığını görüyorsunuz. Çok ağır tepkiler alıyorlar” demiş…
Doğru söze ne denir ki…
Batılı ülkelerde basılı ve görsel medyada, siyasiler ağır şekilde eleştirilir, karşılığında da muhataplarından ağır cevaplar, tepkiler alırlar, hepsi o kadar.
Sonra da eklemiş ki, ilginçlik tam da bu noktada…
“Burada mesele memlekette yasalarla belirlenmiş olan suçlar var. Bunlara bakılması lazım…”
Çok güldüm yaaa…
Ve dikkatinizi çekmek isterim…
Hulusi Akar Milli Savunma Komisyonu başkanı, Aşkın Genç de komisyon üyesi…
XXX
İlkemizdeki ilginçlikler saymayla bitmez.
Örneğin, mahallenin gençleri arkadaşlarını askere uğurlamak üzere toplanırlar (Bu da yeni moda ya neyse) ve genç, havaya atıp tutarlar. Allahtan ellerinden kaçırıp da yere düşürmezler.
Ve tempo tutmaya başlarlar…
“En büyük asker, bizim askerimiz…” derler…
Burada ifade etmek istedikleri arkadaşlarının büyüklüğü ve güçlülüğü mü?
Peki, büyüklükteki ölçü birimi nedir?
Boyunun uzunluğu mu?
Kilosunun ağırlığı mı?
Beden ölçüsü mü?
Postal ölçüsü mü?
Kepinin ölçüsü mü?
Elbette askerlik görevine dâhil olduğunda, o genç büyüklüğünü, korkusuzluğunu, cesaretini ve gerekirse vatan uğruna canını vererek büyüklüğünü gösterecektir.
Lakin daha erken bir tanımlama.
Bir başka ilginçlik…
Toplanılır meydanlara, “Susma, sustukça sıra sana gelecek” diye slogan atılır, ama bilinmez ki sıra hep onlardadır zaten.
Dahası, özellikle işyerleri önünde toplanan işgörenler, “ ne için tepki gösteriyorlarsa, sloganın başına onu ekleyip şöyle bağırırlar…
“… Hakkımız, söke söke alırız…”
Daha bugüne kadar “söke söke” alabildikleri bir şey yoktur, biber gazı, tazyikli su ve kovalamalar dışında…
İşte biz, böyle ilginçlikler ülkesiyiz…
XXX
Bir konuyu daha açayım, çok sık karşılaştığımız soru…
“Emekli maaşlarına zam ne zaman belli olacak?”
Cevap veriyorum…
Banka hesaplarınıza yattığı gün belli olacak, sabredin, bekleyin…
Ak gün, kara gün o gün belli olacak…