Müslüman coğrafyasının en büyük sorunu, hiç kuşkum yok ki cehalettir.
Cahiller nüfusu ne kadar artarsa, geleceğimiz de o derece tehlike altına girmektedir.
Geçen de ifade ettiğim gibi; “Cahilin ilmiği, mazlumun boynuna geçer.” doğru bir tanımlamadır.
Bir ata sözüne göre “Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp” ise o zaman öğrenerek cehaleti ortadan kaldırmamız ve ellerinde ilmikle köşe başında bekleyenlerin sayısını en aza indirmemiz gerekmektedir.
XXX
Bu cümleden olarak bazı kavramlar, bilinçsizce yerinde kullanılmamaktadır.
Örneğin “İslamiyet” nedir?
Bu soruya merhem Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk şöyle yanıt veriyor.
“İslam; varlığın esas manasını ifade eden bir kelimedir. Kuran-ı Kerim, kuşların, dağların, rüzgârların, göl cisimlerinin hepsinin İslam’ından bahseder. Yaratıcıya teslimiyet anlamı olduğu için, bütün varlıkların içinde bulundukları yapının genel adıdır İslam…”
Yaratana, yani Rabbimize teslimiyet için olması gereken birinci şart ise elbette cehaletin yok edilmesinden geçmektedir.
Cehaletin kurbanı durumundaki cahiller, Allah’a teslimiyet yerine, kendilerini Allah ve Kuran ile aldatanlara teslim etmiş ve akıllarını da onların önüne sermiştir.
XXX
Yine sormuşlar merhum Yaşar Nuri Öztürk’e…
“Kıyamet nedir, nasıl gelecek” diye.
İşte cevabı…
“Kıyametin üç manası Kuran’dan çıkıyor. Birinci mana, bütün varlıkların helakidir. Yıldızların dağılması, dağların un ufak olup dağılması, güneşin dağılması ufalmasıdır. Yani her şey helak olur, yalnız Allah’ın gücü kalır.
İkincisi; Yeryüzünün yaşanmaz hale gelmesi, doğal dengelerin bozulması…
Üçüncü bir manası daha var; toplumların çöküşü…
Bir memleketin helaki gelmişse, o memleketin serveti elinde tutanlarına bir takım görevler tevdi ederiz. Onlar bu görevi yerine getirmez ve o toplumun altını üstüne getirmek gerekli hale getirmek ki biz onu tebliğ ederiz.
Peygamber Efendimiz diyor ki; “İşi ehline teslim edilmediğinde, kıyameti bekle…”
XXX
Bir de Kuran’a bakacak olursak…
Ali İmran suresi 161. Ayete dikkat edelim mi?
“Bir peygamberin emanete hıyanet etmesi/kamu malından aşırması olacak şey değildir. Her kim hıyanet eder, kamu malından bir şey aşırırsa, aşırdığını kıyamet günü yüklenip getirir. Sonra her benliğe; kazandığı tam olarak ödenir. Hiç birine zulmedilmez.”
Ve yine Ali İmran Suresi, 180. Ayete bakalım ne diyor yüce Rabbimiz…
“Allah'ın, lütfundan kendilerine verdiği şeyde cimrilik edenler, bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Tam aksine bu onlar için bir şerdir. O cimrilik konusu yaptıkları şey, kıyamet günü bir tasma gibi boyunlarına dolandırılacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır.”
Apaçık ortadır ki, “Emanet” ve ona sahip çıkmak gerçekten ağır bir sorumluluktur.
Ama burada bir ekleme de yapmak gerekir ki, toplumda emaneti ehline ve liyakatli kişilere vermekte dikkatli olmalıdır.
Aksi halde toplum, kendi kıyametini kendi eliyle yaratmış olur diye düşünüyorum.
Toplum şayet kıyameti yaşayacak ise, ona da engel ne yazık ki yoktur.