Zaman zaman belirttiğim gibi, benim “Resmi” olarak üniversiteden alınmış “Ekonomist” diplomam yok.
Hani olur ya, sorarsınız diye özellikle belirtiyorum.
Ancak 60 yıllık çalışma hayatımın içinde, usta çırak ilişkisi içinde, aynı zamanda da okuyup bilgi sahibi olarak ekonominin şu veya bu şekilde içinde oldum
Yani ben, bazılarının aksine, “Çarıklı ekonomist” oluyorum…
Şunu da belirteyim ki, üniversitenin tezgâhından da geçtiğim oldu…
XXX
Gelelim konuya…
TCMB Başkanı Erkan; "Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar, parasal sıkılaştırmayı kademeli olarak güçlendireceğiz." dedi.
Böyle afili laflar edilince, halkımız, özellikle bilgi sahibi olmadan yaşamaya alışmış halkımız, “Her halde iyi şeyler söylüyor, müjdeler veriyor” diye düşünebiliyorlar.
Neden?
Çünkü her gün sabah güneş doğarken yataklarından kalktıklarında, yeni bir umuda doğru yürümek istiyorlar.
Peki, bu açıklamadan yakın bir gelecekte bir umut doğarmı dar gelirli, emekli, işçi, küçük esnaf ve maaşla çalışan için?
Hayır doğmaz…
Daha uzunca bir süre, pantolonumuzu, delik kalmadığı için kemerden vazgeçerek, artık uçkur ile bağlamamız gerekiyor. Eskilerin şalvar bağladığı gibi…
Ne kadar sürecek ekonomideki bu kötü gidiş?
Öncelikle şunu belirtmek isterim…
Türk milleti olarak asla çökmeyiz, ülkenin çökmesine de izin vermeyiz. Ancak, tercihlerimizi de doğru yapmak zorundayız.
Belirteyim ki bu süreç, en az 3-4 yıl daha sürecektir. Eğer bu süreç içinde bilimsel ekonomi uygulamasına bağlı olarak sürdürülürse.
Diğer yandan yine Merkez Bankası Başkanı Erkan, "Rezervlerimiz 14 Temmuz itibarıyla yaklaşık 15 milyar dolar artmış ve 113 milyar doların üzerine yükselmiştir." diye açıklama yaptı…
Merakım şu…
Var olduğu belirtilen 113 milyar dolar rezerv, TCMB’sının kendi öz varlığı mı?
Bu varlık, nereden ve hangi koşullarda geldi de düne kadar dolar açığı olan MB kasasına girip, “Varlık “olarak açıklandı?
Bu sorunun cevabı da, ekonomik gelişmenin, iyileşmenin tanımı açısından önemli…
Demem o ki, yapılan açıklamalar daha da şeffaf olmalı, insanların umutlarını her geçen gün daha da körleştirmemeli.
XXX
Eeeeee Hacer apba…
Mutlu musun, yoksa üzgünmü?
Dahası öfkeli mi?
Sizi bir zamanlar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için; "Rabbim lütfen benim ömrümü ona ver" diyerek ağlarken hatırlıyoruz.
Sonra çıktınız, Bolu Belediye Meclisi üyesi olarak, bir sendikanın gösterisinde zamlara karşı çıkan konuşmanızı izledik.
Daha sonra ne oldu?
AKP Bolu İl Başkanlığı "Görevden affını istedik" diye açıklama yaptı. Açıklamanın ardından siz, meclis üyeliğinden istifa ettiniz.
Ayrıca sizi, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’a geçtiğimiz şubat ayında belediye meclisi toplantısında su şişesi fırlatılışla da hatırlıyoruz.
Mutlu değilsiniz belki de ama üzgünde mi değilsiniz, öfkeli de mi?
Sanırım ileriye yönelik bir umut bile besliyorsunuzdur içinizde.
Bir şey daha sorayım mı?
Hangi akla meclis üyeliğinden istifa ettiniz apbam? Partiden istifa edeydiniz yav…