TBMM komisyonlarında bir kanun tasarısı görüşülüyor ve ilk üç maddesi de kabul edildi.
Kanunun konusu, sokakta yaşamaya bırakılan köpeklerin “İtlaf edilmesi” ile ilgili. Yani, öldürülmeleri ile ilgili.
Neden?
Saldırgan oluyorlarmış.
Bu tezi savunanlar, “Şeylere ölüüüüm” diyerek sokakta yaşamaya mahkûm edilenleri hedef gösteriyorlar.
Oysa o hayvanlar “Şey” değil, bildiğiniz “Köpek” cinsinden hayvanlar, insanların bugüne kadar evcilleştirdikleri, gözleri gibi baktıkları köpekler.
Köpeğe bakmasını bilmeyenlerin bu duyguları da bilmelerine olanak yoktur. Yetiştirmeyenlerin de…
Eğer bir köpeğiniz olsa idi, siz yanına vardığınızda bakışlarından ne demek istediğini anlardınız.
Önüne bir miktar yemek koyduğunuzda, size ne kadar bağlandığını görürdünüz.
Daha sonra sizi gördüğünde yanınıza nasıl koşup geldiğini, bir şey vermeseniz de “Canın sağ olsun” der gibi baktığını fark ederdiniz.
Şefkatle yanına yaklaştığınızda, aynı şefkati ondan da göreceğinizde emin olabilirsiniz.
Gözlerindeki sevgi dolu ve boynu bükük bakışı görebilirsiniz.
Komisyona bir kadın geliyor ve avazı çıktığı gibi bağırıyor. Anlıyoruz ki çocuğuna köpekler saldırmış. Elbette duygularını anlamakta zorluk çektiğimden değil, hatta haklıdır da diyecek bir şeyimiz yoktur.
Çünkü zaman zaman tanık oluyoruz ki, anneler veya babalar, çocuklarını hayvan sevgisinden uzak büyütüyorlar.
Köpeklere hücum edin, ancak sokakta yaşamaya terkedilmiş masum köpekleri katletmek, inancımıza da ters.
Hırkasının kenarında uykuya dalan kendi, uyanmasın diye, Hz. Muhammed, hırkasının o bölümünü keserek ayağa kalkmadı mı?
Bu teklifi getirenler bir de derler ya, “Biz Allah’a, Kuran’a ve Peygambere inanırız” diye.
Buyurun o zaman buradan bakın bir kez de…
En'âm Suresi, 38. Ayet: "Yeryüzünde yürüyen hayvanlardan ve gökyüzünde iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi sizin gibi birer topluluktur."
İnananlar canlıyı öldürür mü?
Düşünürseniz bulursunuz, yeter ki aklınızı kullanın…
XXX
TFF Başkalığına İbrahim HACIOSMANOĞLU seçildi, Mehmet BÜYÜKEKŞİ, 5 oy fark ile uğurlandı.
Türkiye’de STK’larda yerleşik bir sıkıntı var.
Buraya seçilenler, başkan ya da yönetim kurulu üyesi, bulundukları STK’yı babalarından kendilerine intikal eden “Mal” sanıyorlar.
Özellikle de İşçi Sendikalarında.
Zor da bir değişiklik yaşandı ve benim memnuniyetim seçilen için değil, seçim ile değişim olması…