Bir beş kez yazmıştım, adını aldığım dedem, 98 yılında vefat etmişti.
İşte o dedem, (Allah Rahmet etsin) bir gün evimizin sokak kapısı önündeki binek taşı veya bir başka adıyla üzengi taşına oturmuş, ıprığı (İbrik) da yanında kollarını sıvıyor, abdest alacak.
Tam o sırada mahallenin gençlerinden biri oradan geçerken dedemin abdest alma hazırlığını görünce, yanına gitmiş, ıprığı almış, “Dayı… Abdest suyunu dökeyim” demiş.
Bu davranış, aslında o günlerin mahalle kültüründen, edebinden ve adabından gelir.
Gençler, yaşlılara karşı hizmette kusur etmezler, yardımcı olurlar işleri acele de olsa.
Dedem başını kaldırmış, uzunca bir süre gencin yüzüne bakmış, sonra sormuş, “Yeğenim sen kimlerdensin?”
Genç kimlerden olduğunu, kimin oğlu olduğunu söylemiş.
Dedem, yaşı itibariyle mahalledeki tüm aileleri bildiği için, babasını da bilmiş, dedesini de sülalesini de….
“E hadi dök bakalım” demiş ve o arada da mırıldanmış.
“Iprığı dayı diyor, imziği dayı diyo, ucundaki cıngılı da dayı diyo” diye…
Eskiden, yani o yıllarda evlerde şebeke suyu denilen bir şey yoktu. Evlere, güğümler içinde mahalle çeşmelerinden getirilen sular kullanılırdı.
Bizim mahallenin çeşmesi, “Matra Çeşmesi”dir örneğin.
Güğümlerle gelen sular, ibriğe aktarılır, abdest almak, el yüz yıkamak için.
Bakır olan ibrik, pırıl pırıl kalaylıdır, tertemiz. Evin Hayadındaki (avlu) helada, başka bir ibrik vardı, ayrıdır oranın ibriği…
O tertemiz ibriğin gövdesi, suyun aktığı imziği vardır.
İşte o imziğin üzerinde de bir cıngıl sallanır, hareket ettikçe hafiften cıngıl cıngıl ses çıkartır.
XXX
Şimdi merak ettiniz elbette.
İbrik niye, imzik niye, ucundaki cıngıl niye?
Olayı şuraya bağlayacağım…
Mayısın 14’ünde pazar günü, millet olarak sandık başına gideceğiz ve önümüzdeki 5 yıl için ülkeyi ve elbette bizleri yönetecek parti ya da partileri iktidara taşıyacağız.
Soru şu…
İbrik hangisi?
İmzik hangisi?
Ucundaki cıngıl hangisi?
Hadi bilin bakalım…
Yok canıııım, zor soru değil, az düşünün bulursunuz kolayca…
XXX
Gelelim çakıldak konusuna…
Nasıl ki X,Y ve Z kuşağı ibtiği, imziği ve ucundaki cıngılı pek bilmezse, “Çakıldak”ı da bilmez.
Anlatalım…
Çakıldak, koyunun pisliğidir.
Koyun pislediğinde yuvarlak yuvarlak dökülür ve bir kısmı da kuyruğu ile gövdesi arasına sıkışır, orada yapışır, kurur.
Temizlenmez…
Çünkü koyun, nasıl olsa yine pisleyecek ve yine kuyruğu ile gövdesi arasına yapışacaktır.
Koyunlar, arkalarındaki o çakıldak ile dolaşırlar hep.
Yapıştıkları gövdelerine…
Bunu da merak ettiğiniz değil mi?
Ne alaka koyun ve kıçındaki çakıldak diye?
Seçim gününe son bir hafta kaldığı şu günlerde…
Düşünün bakalım “Çakıldak” kim?
Çok zor bir soru sorduğumu düşünmüyorum aslında, biraz düşünün, bulursunuz çakıldağı…
XXX
Son dönemece girdiğimizde öyle bir söz var ki, ben bile ne demek istediğini çözemedim, siz çözerseniz eğer işte şöyle…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, meydan konuşmasında diyor ki…
"2022 yılının ekim ayında Irak ve Suriye tezkerelerine 'hayır' diyerek, esasen terörle mücadeleye 'hayır' diyen Cumhuriyet Halk Partisi ve ittifak ortaklarını 14 Mayıs'ta acıklı bir son beklemektedir. Kılıçdaroğlu'nun ittifak ortakları, Diyanet İşleri Başkanlığını kaldıracaklarını vadediyor, Afrin'i geri alacaklarını söylüyorlar. Bu hainler alsalar alsalar ağırlaştırılmış müebbet ceza alırlar ya da vücutlarına mermi alırlar" dedi.
Özellikle son cümle…
Anlayan varsa beri gele…