Yerel seçimler yaklaşıyor ya, toplumdan puan toplamak için “Kürsü Efeliği” başladı.
Neden?
Çünkü bizim toplumumuz, ulu orta “Efe” gibi, “Delikanlı” gibi davranışları sever de ondan.
Oysa efelik ve delikanlılık o kadar ucuz bir iş değildir.
Efe olmak, delikanlı olmak için önce yürek gerekir. Yürekli olan kişi ise, sağa sola çatmaz, sakindir, üzerine gelinmedikçe, toplumun huzurun bozulduğunu görmedikçe ortaya düşmez…
Özü de sözü de birdir, yiğittir, zeybektir, gakgoştur, dadaştır…
Ağzından kötü söz çıkmaz, saygısızlık, edepsizlik, adapsızlık ve ahlaksızlık, onun kitabında yoktur. Çevresindeki herkesten saygı görür ve her anlamda kimseye de ihtiyaç duymaz.
Ama ihtiyaç duyanların, fukaranın, öksüzün, yetimin ihtiyaç sahiplerinin yanındadır.
Harama el uzatmaz, el uzatılmasına da izin vermez…
Ağzından çıkacak lafı, çıkmadan kırk kere ölçer, tartar, biçer ve öyle öyle çıkarır. Ama kendine söylenecek sözlere pek aldırış etmez, affedicidir, cehaletine verir, onu yok sayar ki, toplumun huzuru bozulmasın…
XXX
Gelelim bu tespitler doğrultusunda bu günlere…
İYİ Parti kuruluş çalışmalarının yapıldığı günlerdi. Çalışmalar İncek’te bir villada yürütülüyordu. Kuruluş çalışmalarının içinde olan bir dostum, ”Gel seni Ümit Özdağ ile tanıştırayım” dedi. Ümit Özdağ, Ankara’da yapılan çalışmaları yürütüyordu.
Gittim, bahçeye konulan bir masada, gelen giden ile görüşüyordu, sıra bana geldi, oturduk yarım saat gibi bir süre görüştük, kendimi anlattım. Ayrılırken, beni tanıştıran arkadaşıma; “Ümit Özdağ pek güvenilir bir kişi olarak görünmedi bana” dedim…
Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı ve Kılıçdaroğlu’nun “İçeriği iki kişinin namusuna emanet edilmiştir” diye açıklamadığı protokolü, çarşaf çarşaf açıkladı, bu bir…
İkincisi; Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, kürsüden; "Hayatımda yaptığım en kötü iş Meral Akşener'le parti kurmak oldu.” dedi…
Ardından ne yaptı? Akşener’e çağrı yaptı; “CHP ile işbirliği yapma, gel beraber yapalım” diyebildi.
Demezler mi adama, be ne perhiz, bu ne lahana turşusu diye? Derler…
Son habere göre Ümit Özdağ, bu kadar laftan sonra, Meral Akşener ile görüşmek için randevu talep etmiş…
Yuh ki ne yuh…
XXX
Gelelim CHP kanadına…
Bana göre, CHP Genel Başkanı siyasi, seçime yönelik siyasi ortamı iyi koklayarak, dokularının uyuşabileceği partilere işbirliği teklif etmek istiyor.
İlk olarak da İYİ Parti’nin kapsını çaldı, onlara her ilde tek başlarına seçime katılma kararlarına saygı duyduklarını, ancak bir kez daha yetkili kurullarında değerlendirme yapmalarını teklif etti.
Karar elbette İYİ Partinin…
Göreceğiz, yetkili kurulları ne karar verecek, Meral Akşener’in tavrı ne olacak.
Çünkü parti içinde CHP ile işbirliği, en azından bazı yerlerde işbirliği yapılmasına sıcak bakanlar var.
XXX
Rahmetli Süleyman Demirel’in bir sözü şimdi gündeme cuk diye oturuyor…
“Dün dündür, bugün bugündür…”
Tarih içinde söylenmiş sözler vardır…
Hz. Mevlana şöyle der: “Dünle beraber gitti cancağızım ne kadar söz varsa düne ait.”
Devamında Hz. Mevlana: “Dün dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım…”
Siyasetteki davranışların gerçeğini, bu sözlerin altında mı değerlendirmek gerekir diye sorarsanız bana, benim düşüncem değil derim.
Bana göre. “Dün dünde kalır” derken, ömürden bir gün daha gitmiştir, sormak lazım, “Dünden bir deneyim kazandın mı?” diyerek…
Kim dünden ve yaptıklarından deneyim almıştır, iyi bakmak lazım cancağızım…