Gündemden düşmeyen ilk konu, bilindiği gibi İsrail ile Hamas terör örgütü arasında, FiliStin topraklarında yaşanan ve adına “Savaş” dememizin asla mümkün olmayan çatışmalar yaşanmaktadır.
Kassam Tugayları Komutanı Muhammed Deif'in ilk gün yaptığı açıklamaya göre, Hamas sürpriz saldırısına 5000 roket fırlatarak başladı. Roketlere, Hamas savaşçılarının karadan, denizden silahlı teknelerle, havadan ise paraşütlerle gerçekleştirdiği saldırı eşlik etti.
Burada akıllara takılan soru şu…
Bu saldırıdan İsrail’in önceden haberi olmadı mı?
İkinci soru iste şu; yine 5000 roket atılarak başlatılan saldırıda, İsrail’in hava savunma sistemi neredeydi? Yoksa İsrailin hava savunma sistemi yok mu, çöktü mü?
Bana göre İsrail, bilerek ve isteyerek böylesi bir saldırıya izin vermiş, ardından da Ortadoğu haritası üzendeki harita değiştirme operasyonuna başlamıştır.
Çünkü, MOSAD istihbarat örgütünün böyle bir hazırlıktan haberi olmaması, dünyanın gök kubbesinin çökmesi ile eşdeğerdir. Ayrıca; hem de önlemek için operasyon yapmaması…
XXX
Diğer bir konu, Filistinlilerin, bu saldırı karşısındaki davranışlarıdır.
Hem Hamas, Müslüman kardeşler ve Hizbullah gibi terör örgütlerini bünyende barındıracaksın, hem de saldırı başlayınca, kaçacak delik arayacak, vatanını savunmayacak/savunmayacaksın…
Şu soruyu haklı olarak sorabilirsiniz…
Filistinlilerin karşı koyacak silahları mı var, güçleri mi var ki karşı koysunlar…
Soru doğru…
Yok öyle bir silahlı karşı koyma güçleri. Bulundukları topraklarda silah, terör örgütlerinin elinde, onlar sade vatandaş olarak yaşayan, yoklukları ve kendi koşulları içinde yaşamaya çalışan, belli coğrafi sınırları içine sıkışmış bir toplum.
Cuma günü Kudüs’te Cuma namazına sel gibi akıp gidenleri de gördük.
N’oldu sonra?...
İsrail askerleri karşılarına dikilince, aynı “Sel gibi” halleri ile dağılıp kaçışmadılar mı?
Dağılıp kaçmayacaksın. Eğer vatan savunması ise mesele, can teferruattır kardeşim…
Bunu da aklından çıkarmayacaksın.
Görünen o ki, olayları izlemeye devam edeceğiz, bakalım nereye kadar vardırılacak.
XXX
Gelelim bir başka konuya…
Gıyabında cenaze namazı kılınır mı?
Öncelikle şunu ifade etmek isterim. Peygamber Efendimizin vefatında, cenaze namazı kılınmamıştır. Ancak, Hz. Ebubekir, münferit olarak yanına girmiş ve tek başına cenaza namazı kılmıştır.
Diğer yandan, Kuran’da doğrudan doğruya “Cenaze namazı kılın” şeklinde bir ifade yoktur. Ancak; Tevbe Suresi 84. Ayette şöyle ifade edilmektedir.
“Onlardan ölen biri üzerine asla dua etme; böyle birinin mezarı başında da durma. Bunlar Allah'a ve resulüne nankörlük ettiler ve yoldan sapmış olarak ölüp gittiler.”
Diğer yandan, Hanefi ve Maliki mezheplerine göre gıyabi cenaze namazı caiz değildir. Şafii ve Hambeli mezheplerine göre ise kılınabilir.
XXX
Mezhepler arasındaki bu ikilemin nedeni nedir?
Peygamberimizin, sonradan müslüman olan Habeş Kralı Necaşi’nin vefatını haber vermiş, sonra da onun cenaze namazını kılmak üzere namaza durmuş, ashab da arkasında saf tuttuğu rivayet edilir.
Yine, Peygamberimizin, Uhud şehitlerine, kendisine haber verilmeden defnedilmeleri üzerine de gıyabi cenaze namazı kıldığı rivayet edilmektedir…
Rivayet edilmektedir diyorum, çünkü bunları ifade eden hadislerin, sahih olup olmadığını kesin olarak bilmiyoruz. Sadece hadisler üzerine hüküm verilmektedir.
Buhari ve Müslim'in sahihleri, Nesai, Ebu Davud ve Tirmizi'nin kitaplarındadır.
Ben, hadis kitaplarının anası olarak bildiğim Kütüb-i Sittedeki araştırmamda da “Gıyabında cenaze namazı” gibi bir uygulamadan söz edildiğini görmedim. Atladığım bir yer varsa, lütfen bilenler kaynak göstererek bilgi versinler, araştırıp açıklayayım.
Kuran’da bırakın “Gıyabında cenaze namazını”, cenaze namaz konusunda bile apaçık bir hüküm yok iken, ikide bir ülkemizde şu veya bu olaylar nedeniyle”Gıyabi cenaze namazı kılmak” nasıl bir iştir.
Bilen biri varsa beri gelsin lütfen…
Ayrıca; Cenaze namazı diye bildiğimiz namaz, bilinen namazlardan farklıdır. Ahirete intikal edene dua etmek için orada bulunanların duasıdır.
İlk tekbirin ardından Sübhaneke duası okunur. İkinci tekbirin ardından ise Salli ve Barik duaları okunur. Üçüncü tekbirden sonra ise cenaze duası okunur. Son tekbirden sonra ise selam verilir ve namaz biter.
İşte bu nedenlerle, milletin toplu halde “Gıyabi cenaze namazı kılıyoruz” gerekçesi ile ortaya dökülmeleri bana göre akıl dışıdır.