Önce konu dışından başlayalım mı?
Basın, etik ve ahlaki değerlere uymak kaydı ile toplumun bilgi alma hakkını gözeterek görev yapar.
Birtakım kişi ve kurumların, basını dikkate almaması, Egemenliğin Kayıtsız Şartsız Milletin olduğu bir yerde, toplumun da tamamını göz ardı etmek anlamına gelir.
Nokta…
XXX
Gelelim birinci konumuz TÜİK’e…
Bu yazımın konusu, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına etki eden sepetteki ürünler.
Oraya geçmeden önce, bir konunun altını çizmek istiyorum.
Basın organları ve dolayısıyla basın çalışanlarının görevi, basının etik kurallarına ve kişisel ahlaki değerlerine uygun olarak, halkı bilgilendirme görevini yerine getirmektir.
Bu nedenle Basını dikkate almamak, görmezden gelmek, aynı zamanda kayıtsız şartsız hâkimiyetin sahibi olan toplumu da görmezden gelmekle eş değerdir.
Nokta…
XXX
Salı günü TÜİK, Temmuz ayı enflasyon rakamını açıklarken, enflasyona esas olan ürünlerin de neler olduğunu bu veriler ışığı altında öğrenmiş olduk…
Örneğin…
Uzman doktorun muayene ücreti 34 lira imiş, bulsak da muayene olabilsek…
Ortalama ev kirası 6 bin lira imiş ki şu demek oluyor, en düşük ev kirası bin lira, en yüksek ev kirası 11 bin lira, bulsak da otursak…
Elbette bu verileri ulusal basından öğreniyoruz.,
TÜİK’in resmi sitesinde ise yüzdelerle enflasyon ifadeleri ile dolu…
Örneğin eğitimdeki artış % 104 civarında, para olsa da okusak.
Ayakkabı almaya gidersen % 39 civarında…
Gıda ürünleri % 59 gibi…
Konutta % 98…
Elbette vatandaş, bu yüzdeleri görünce inanmıyor ve TÜİK’e karşı da güven kaybı oluşuyor.
Güven kaybı, TÜİK’in kabahati değil elbette, ne diyorlarsa, onu yapıyorlar.
XXX
İKİNCİ KONU…
İkinci konumuz ise şu…
Kısaca konu üzerinde kişisel fikirlerimi belirtmek istiyorum.
Her iki insanın, aynı düşünce içerisinde ya da her düşüncede karşıt fikirde olması gerekmez.
Eğer herkes benim gibi düşünsün dersek veya karşıt fikirlileri kendimizden ayrıştırır, onları düşüncelerinden ötürü nitelendirirsek tavırlar takınırsak, toplum içinde yaralar açarız.
Örneğin Mehmet…
Yazılarımın hepsini istisnasız okur, aynı görüş içinde değilse karşıt fikrini ifade eder. Aynı görüş içindeyse bu kez “Eline, kalemine sağlık abi” der ki, genelde fikirlerimiz ayrıdır, uyuşmaz.
Ancak Mehmet, benim için bir “İnsandır” ve saygı duyulacak kişidir.
Bir de bildiğiniz gibi bir telefon manyağım var benim.
O, fikir beyanında bulunmaz…
Açar telefonu, “Abiiii” diye sormaya başlar ve ben O’na cevap vermeye çalışırım. Ancak soruları öyle bir boyuta gelir ki, benim vites boşalır, “Kapat lan telefonu” derim, hiç itiraz etmez anında kapatır.
Ancak ben, ilke olarak insanlara karşı saygı duyarım, saygı duyduğum için sevgi de duyarım, sevgimle sohbet etmeye çalışırım ve en önemlisi, herkes arasında adil davranma konusunda özen gösteririm.
İnsanları, düşüncelerime karşı fikirdeler diye ayrıştırmam, onları kategorize etmem.
Neden?
Çünkü demokrasi, fikir ayrılıklarını da bünyesinde barındırır ve değer verir.
Bilmem meramımı anlatabildim mi?