Bu yazımda sermaye sahiplerine doğrudan, eğip bükmeden söylemek istediklerimi söyleyeceğim.
Bildiğiniz ve bildiğimiz gibi, ülke ekonomisi iflas etmiş durumda, konkordatoyu geçtik, yani iflas ettik ve yakın bir gelecekte de düze çıkacağımız malum değil.
Eğer toplumun büyük bir bölümü batık durumda ise sizin da hiç yaşama şansınız yoktur.
Neden?
Siz üreteceksiniz, tüketiciye sunacaksınız, tüketici tüketecek ki piyasada nakit dönsün ve herkes mutlu olsun.
İşte bu noktada size düşen görev de var kuşkusuz.
Bırakın kazandığınız paralarla yat, kat, lüks araba almayı, yurt dışına tatile gitmeyi, israf derecesinde lüks harcamayı.
Diyebilirsiniz ki “Kazanıyoruz, hakkımız değil mi?”
El-hak, hakkınızdır ama şimdi değil.
Bir başka anlatımla; her iş emrinde hüküm ve hikmet sahibi olarak, gerekeni en güzel biçimde yapan olmak zorundasınız.
Bugün İsraf günü değil…
Bugün millet sefalet içindeyken, lüks içinde yaşamanın sırası değil.
Neden biliyorsunuz mutlaka siz de…
Yoksul kesim rahatça harcamaya başlamazsa, sizin de rahat yaşama, israf etmek gibi bir durumunuz da kalmaz.
Görüyoruz, ülkemizde de bir çok büyük firma önce konkordato istiyor, sonra çeviremiyor, iflas kararını mahkemeler yapıştırıyor.
Toplum nasıl ki sizlerin, yani sermaye kitlesinin üretimine muhtaç, sermaye kitlesi de toplumun harcama kapasitesinin yüksek olmasına muhtaç…
Hani bir atasözümüz vardır, hepimiz biliriz…
“Güvenme güzelliğine, bir sivilce yeter, güvenme varlığına bir kıvılcım çok bile…”
Bugüne kadar biriktirdiğiniz varlıklarınız ile huzur içinde yaşarız de demeyin…
Neden derseniz, yine bir atasözümüz var, onu da bilirsiniz…
Ne kadar çok biriktirmiş olursanız olun, gün gelir biter, yani atasözü ile anlatımı; “Hazıra dağlar dayanmaz…”
Şunu da eklemek isterim…
Derseniz ki “Varlığımız var, çekiliriz” işte o zaman da iş verdiğiniz kesim işsiz kalacağından daha çok kaosa gireriz, bundan sizler de zarar görürsünüz.
Demesi, anlatması bizde, karar sizden.
Şunu samimiyetle bir kez daha söylemek isterim…
Biraz “Halk olmayı” deneyin, gerçekten zararlı çıkmazsınız. Varlıklarınızı ve yaşantınızı toplumun gözüne sokmayın.
Şunu de ekleyeyim, izninizle…
Birisi çıkar da bu yazım için; “Sen sermaye düşmanı mısın?” derse, ona derim ki; “Sen okuduğunu anlama yeteneğini mi yitirdin.
Bu düşünceler, 60 yıllık deneyimlerin ürünüdür, biliniz…
Çocuk çağlarımızda sokakta simit, gazete, pazarlarda sebze sattığımız günlerimiz bunun dışındadır.