Sosyal medyada bir adam…
Şöyle bir paylaşım yapmış…
“Ben bunu 25 yıldır diyorum. Bir toplumda iman, ahlak, maneviyat ve aile yoksa o toplum yok olmaya mahkûmdur. Huzur İslam’dadır nokta, vesselam…”
Arkadan da bir konuşma geliyor, “Daha dur bakalım, bunlar iyi günler…” diyor birisi…
Koyduk bu sözü bir kenara…
Gerçi aklını kiraya vermiş bu türlerden iman, ahlak, maneviyat ve aile birliği anlayışı öğrenecek değilsek de, dursun bir tarafta…
XXX
Dün, emekli maaşlarımız hesaba yatmış…
Elbette diyecek bir şeyimiz yok, yukarıdaki sözü söyleyebilenlerin ve muhalefet partilerin üstün gayretleri sayesinde emeklinin geldiği nokta bu.
Kendi evinizde bile oturuyorsanız, elektrik, su, doğalgaz, telefon gibi beslenme ihtiyaçlarınıza yetmeyecek kadar bir para bile değil. Üstelik açlık seviyesinin de altında.
Hele geçmiş yıllarda bir siteden ev alabilme şansınız olmuş da orada oturuyorsanız, masraflarınıza ek olarak site aidatını da unutmayın.
XXX
Hani bir türkü vardır…
“Kendim ettim kendim buldum, gül gibi sararıp soldum…”
Bizler o “Kendi edenlerin” arasında değiliz.
Ama “Kendi edenlerin” katkısıyla gazaba uğrayanlardanız.
Evet, ekonomi kötü…
Evet, devlet zor durumda…
Evet, bu giderlerin karşılanma olasılığı bile bir şans bizler için amaaaa…
Sadece biz mi kemerimizi sıkacağız?
Kemerimizi sıksak da, daha da sıkacak delik kalmadı, pantolonlar ceketler üzerimize uymaz oldu, giydiğimiz pantolon kıçımızdan düşüyor da…
Be kardeşim, devlet neden israftan vazgeçmiyor?
XXX
Adam oturmuş, ahlaktan, İslam’dan, aile birliğinde söz ederken de “Tek yok” olarak bize “İslam’ı” öneriyor.
Bu kafayla sen kiiiim, İslam nerede?
Eğer “Tek yol” İslam ise o nerede?
Eğer şu anda o yolda gidiyorsak, bu gidişteki İslami ahlak ve adalet nerede?
Hadi oradan bedeninin üzerinde boş kemik yığını taşıyan adam…