Sayın Valimiz katıldığı bir toplantıda, Kayseri şehri ve ticari çalışmaları konusunda şu ifadelere yer vermiş…
“Bu şehir enteresan bir şehir diyorum. Çünkü dünyada ve Türkiye’de belli yönleriyle şehirler öne çıkar. Ve o yönleriyle bilinirler. Ama Kayseri bunların içerisinde farklı bir şehir. Birçok dezavantajına rağmen; ulaşım imkanlarından, limanı olmamasına rağmen, sanayide bu kadar öne
çıkmışken bir anda bir bakıyorsunuz, aynı zamanda tarımda, sanayide, turizmde bunların hepsinde ilk sıralarda yer alan bir şehir.
Sığır etinde herhalde en iyilerden biriyiz. Bakıyorsunuz tarımda birçok üründe birinci veya üçüncüyüz. Dolayısıyla Kayseri sadece sanayi şehri değil, sanayi, turizm, ticaret tarım ve hayvancılık şehri. Aslında bu başarıların arkasında şehrin ne var diye düşündüğümüzde, birlik ve beraberliğimiz var.
Biz beş dakika içerisinde bir masanın etrafında hemen toplanabilen bir şehiriz. Odamızın, ticaret odamızın, sanayi odamızın, borsamızın arasındaki birlik, beraberlik, başkanların arasındaki birlik, beraberlik, müteşebbis heyetlerine, mütevellilerine yansıdı. Valilik, belediyemiz her birimizin ilişkisi şehirde ayrı bir sinerji oluştu. İnşallah birlik beraberliğimiz artarak devam eder ve Kayseri çok daha ileri yerlere taşırız.”
Yerden göğe doğru değil ama, gökten yere çok haklısınız Sayın Valim…
Bu şehir, inanılmaz ilginç bir şehirdir. Daha da içine girseniz, o kadar çok ilginçlikler görürsünüz ki iyi tarafı ile de kötü tarafı ile de, anlatmak bir taraftan zevk verirken, öte taraftan acı verir yerli halkına…
Paragözdür…
Ama bu şehirdeki bütün yeni camiler, halk veya hayırsever vatandaşlar tarafından yapılmıştır. Örneğin Sayın Valim, Havaalanına giderken tren yolunu geçtiğinizde sol tarafınızda kalan Mevlana Camii, rahmetli babam tarafından kurulan dernek marifeti, belediyeden benim gayretim ile arsası temin edilerek başlatılmış, babamın vefatından sonra da benim başkanlığımda bitirilmiştir. Masraflarının her kuruşu hayırsever halk tarafından ödenmiştir.
Ayrıca okullar yaptırmıştır hayırseverler… İsimlerine bakın, göreceksiniz.
Üniversetelere binalar yaptırmış, vakıf kurup üniversite de açmıştır. Yani eğitime özel ilgi göstermiştir.
Kayseri Hava İkmal Merkezi, Ana Tamir Fabrikası, Sümer Bez Fabrikası ve Şeker Fabrikası gibi, Cumhuriyetin ilk 30 yılı içinde kurulan sanayi kuruluşlarının “Çıraklık okulu” ve oradan mezun olanlar tarafından ilk önce “Eski Sanayi” bölgesi ki şehir içinde kaldı. Ardından Orta Sanayi, derken Yeni sanayi kuruldu…
Yetinmediler, Organize Sanayi Bölgesi kurdular, hem de üç yerde, başkanlığını sizin yaptığınız dördüncüsü de yolda…
Bu kadar güzellikler içinde Sayın Valim, Sanayimizin büyük bir ekseriyeti, koltuk-kanepe işi ile uğraşıyor. Yani, taklitçilik çoğunlukta…
Bir tek ağır sanayimiz bile yok Sayın Valim… Dev fabrikalarımız yok ki bacasından duman tüte…
Eskilerde Sayın Valim, akıllı çocuğu hemen ticaretin içine dıkarlardı, azıcık santır olanı da üniversite okuturlardı.
Şimdilerde hepsini okutuyorlar ama anca babalarının işlerini devam ettiriyorlar, batı cephesinde yeni bir şey yok Sayın Valim…
Sayın Valim…
Birisi gelir de size “Kayserililer çok zeki” derlerse inanmayın. Hepsinin de zekası herkes gibi normal zeka. Eğer “Üstün zeka” olsaydı, ağır sanayi de olurdu.
Aslında üstün zekalı da çıktı ama hepsi de Kayseri’den kaçmıştır. Bakın Türkiye’nin ünlü sanayicilerine, aralarında bir çok Kayserili var. Ama o ünlüler ne yazık ki Kayseri’de yoklar.
Dediğiniz gibi, biraraya gelirler, bir masanın etrafında toplanırlar ve bir sanayi kuruluşunu hayata geçirirler.
Örnekleri çoktur ama ömürleri oldukça kısadır.
Anlaşamazlar, sonunda belli bir gurubun elinde kalır kurdukları işletmeler. Örneğin Assa’nın ana sözleşmesine “Laskay” olarak ben de katkıda bulundum, ancak Sabancı geldi, Kocaeli’ne “Laskay” olarak taşıdı…
Zeki olmaları Sayın Valim, Ticari hayatta diğer illerden 50 adım daha öndedir deneyim olarak. Dünyanın ilk fuarı “Yabanlu Pazarı” adı altında Pazarören yakınlarında kurulmuş, doğudan gelen tüccar ile batıdan gelen tüccar burada karşılaşmış, Kayserili de burada araya girmiştir. O nedenle deneyim çoktur Kayserili’de. Otuz sene birbirlerin görmeden mektupla İstanbul ile ticaret yapmıştır. Kimseyi aldatmamıştır. “Erciyes’in karı kalkınca öderim” demişse ödemiştir ama muhatabı, Erciyes’te karın ne zaman kalkacağını bilmediğinden biraz üzülmüştür.
Bir de şu var Sayın Valim…
Kayseri, imar uygulaması alanında Türkiye’nin ne yazık ki en berbat illerinden biridir.
Ranta aşıktır Kayserili. Şehrinin kültürünü yok etme pahasına da olsa, ranta aşıktır. Bu çerçeveler içinde, Kayseri’nin “Bağcılık” kültürüne de göz dikilmiştir.
Kayseri’de “Bağcılık” ticari değildir bir kültürdür Sayın Valim…
Sayın Valim…
Gelelim turizm olayına.
O da bir başka içler acısı durumdur ve yıllarca bu konuda geri kalınmış, turizm alanları turizme açılamamıştır.
Kayserili, 1980 yılları başına kadar otelciliği kerhanecilikten, restorancılığı meyhanecilikten saymış, bu yönünü kara çarşafın içinde saklamıştır.
Erciyes örneğin Sayın Valim…
Benim de içinde bulunduğum ve başkanlığını yaptığım bir grup tarafından ilk kez turizme açılması çabası ile yola çıkılmş ancak o dönemde de aynı zihniyet ile iş geciktirmiştir.
Bugün “Ben yaptım” diye ortada gezenleri ikna edene kadar göbeğimiz çatladı anlayacağınız Sayın valim…
Daha anlatayım mı Sayın Valim…
Kayseri için yüzümün bir tarafı aydınlık ve gülümserken, öteki tarafı kan ağlıyor da kimseye derdimizi anlatamıyoruz.
Şimdi siz soracaksınız belki “Kim bu adam, meczup mu ne” diye…
Sorun hiçbir sakıncası yok, belki “Delinin teki, siz ona bakmayın, çimdik atar morartır da, acısı çabuk unutulur” derler. Belki de “Bu nedenle kente katkısı çok” derler…
Ne derlerse desinler Sayın Valim…
Verdiğim bilgileri irdeleyin, yanlışım varsa özür dilerim meşgul ettiğim için…
Ancak konuşmanızdan anladığım kadarı ile Kayseri’nin görünen bölümü sizi mutlu etmiş, buz dağının altını görmemişsiniz…
Saygılarımla Sayın Valim…
DİPNOT: Pastırmamız ve sucuğumuzun üzerine yoktur. Bir söyleyin yakın tanıdıklarınıza sizi “Takım yemek” verilen bir düğüne davet etsinler. Orada Kayseri’nin yemek kültürünü görürsünüz, mantısı hariç… Mantı özeldir, keşke anam sağ iken Kayseri’ye gelmiş olsaydınız , size bir kaşığa 197 adet sığan mantı yaptırırdım Arabacı Mustafa Emmi’nin kızına, yani anama…