Bugün hazırlandım, traş oldum, parfümü sıktım, şık bir şekilde takım elbisemi giyindim, bizim mahallenin yolunu tuttum…
Haa… Bizim mahalle mi?
Muhalefet mahallesi…
Komşuların kapılarını tek tek çalmaya başladık. Zil yok, tokmak yok, zorunlu olarak kapıya vuruyorum…
Tak tak tak…
İçeriden ses gelmeyince bu kez sesleniyorum, kimse yok muuu?
Bazı komşuların evde olduğunu biliyorum ama, kapıyı özellikle açmıyorlar. Bazıları, hizmetkarlarına “evde yok” dedirtiyorlar…
Benim ise asıl ziyaret etmek istediğim “Ana muhalefet Partisi” komşumuzun kapısına varıyorum…
Tak tak tak…
İçeriden yoğun sesler geliyor.
Sanırsınız kavga ediyorlar.
Oysa ben, mahallemizin sorunları üzerine mahalle sakinleri ile sohbet etmeye gelmiştim.
XXX
Sohbetin konusu, 100 yıla ulaşmış Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yaşamakta olduğu “Devletin nitelikleri” sorunu idi.
Ulus olarak dört milli bayramımız var.
Bu bayramlar, 100 yıllık Cumhuriyetimizin temel taşlarıdır ve unutulmaması, sonsuza kadar kutlanarak hatırlanması gereken özel günlerimiz, bayramlarımızdır.
Ne var ki yaşadığımız süreçte bu milli günlerimizin değeri, giderek yoklaştırılmaya, törpülenmeye ve itibarsızlaştırmaya doğru yön almaktadır.
Son yıllarda milli bayramlarımızda bu davranışlara çokça tanık olduk, yazık…
Bazı çevrelerin milli günlerimizi yok sayma eğilimini biliyoruz. Onlara karşı önlemlerimiz elbette var. Ancak “Akademisyen” unvanlı ve tarihçi özelliğine sahir “Birisi(!)”, artık bu kutlamaların bir değerinin kalmadığı, insanları bıktırdığını söyleyecek kadar ileri gitti.
Yazıklar olsun ona…
Bu düşüncede kimler var, elbette bizzler biliyoruz. Bu düşüncede olan sözde akademisyenlerin de olduğunu elbette biliyoruz. Bunlara karşı tepkimiz büyük ve acımasız olacak, bu da bir gerçek…
Son yirmi yıl içinde milli günlerimizde “Hastayım” raporu alanları bu millet unutmadı.
En azından aklı başında olanlar, aklını kimseye kiraya vermeyenler, biat kültüründen uzak olanlar, düşünebilme yeteneğine sahip olanlar unutmadı.
Hiç kimse, yani öteki mahalleliler kutlamasa bile, biz kutlamaya devam edeceğiz, biline…
XXX
İşte bu duygu ve düşünceler içinde mahallemizin saygın komşusunun kapısını çaldım…
Tak… Tak… Tak…
Şimdi işleri var galiba, kapı duvar, açan yok, içeriden gelen ses çok.
Bu hengame içinde, evin büyüğü, bizim yerimize geçip ulusal basında makale yazmayı da ihmal etmiyor.
Ona da geleceğim elbette…
Şimdi geri dönüp, soyunup dökünüp kendi kendime düşüneyim, ne yapmak istiyor bizim mahalle, irdeleyeyim…
Hoşça kalan…
İyi hafta sonu tatili dilerim…